 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
9. Hukuk Dairesi
E: 1987/3161
K: 1987/3464
T: 02.04.1987
DAVA : Davacılar, murislerinin iş kazası sonucu ölümü nedeniyle uğradıkları maddi ve manevi zararın ödetilmesine karar verilmesini istemişlerdir.
Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davalılar avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacıların miras bırakanı, davalıların işlettiği otobüsün şoförü olup, şehirlerarası yolda sürücülük yaptığı sırada vukua gelen trafik kazasında ölmüştür.
Kaza sebebi ile yapılan inceleme sonucunda kusur değerlendirmesi bilirkişiler tarafından saptanmış, saptanan kusura göre 1/8 davacıların miras bırakan 7/8 de davalılarla ilişkisi bulunmayan üçüncü şahıslar kusurlu görülmüştür. Kusur tespiti her iki tarafça da kabul edilmektedir.
Kusura dayalı sorumlulukta ya işverenin işinin yürütülmesi ile ilgili uygun sebep-sonuç bağlantısı doğuracak şekilde doğrudan doğruya kusurunun bulunması veya istihdam ettiği kişi veya kişilerin yine uygun illiyet içinde kusurlu hareketlerinin bulunması gerekir. Kusur sorumluğunda bunlar şarttır. "İstihdam eden" sıfatı ile kusursuz sorumlulukta da, az önce açıklandığı gibi, çalıştırdığı adamın zararlandırıcı olayın doğmasında yine kusur aranır. Olayda davalıların işçisi ve davacıların miras bırakanı 1/8 oranında kusurlu bulunmuş ise de, işverenin sorumluluğu için şart olan uygun illiyet, üçüncü şahısların 7/8 oranındaki ağır kusurları ve miras bırakanın 1/8 oranındaki kusuru sebebi ile kesilmiştir. Diğer taraftan bir kimse kendi kusuruna dayanarak başkasından bir hak talep edemez.
Olayda, sorumluluğun tehlike sorumluluğu kavramı içerisinde düşünülmesi de mümkün değildir. Çünkü, tehlike sorumluluğunda da, yer ve zaman itibariyle bağlantı yeterli olmayıp, zararla tehlikeyi yaratan faaliyet arasında gene uygun illiyet bağının bulunması ve bu uygun illiyet bağının işçinin kendi kusuru veya başkasının (üçüncü şahısların) kusuru ile kesilmemiş olması gerekir.
Dairemizin uygulaması bu doğrultuda olduğu gibi Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun yerleşmiş içtihat ve uygulamaları da aynı doğrultuda olmuştur. (HGK, 3.3.1971 gün, 1969/9-874 E, 121 K;HGK. 26.6.1981 gün, 1980/9 1949 E., 535 K.HGK. 26.12.1986 gün, 1986/9-601 E. HGK. 18.3.1987 gün, 1986/9-721, 722,723 E.)
Bu hale göre, davanın reddi gerekirken bazı düşüncelerle kabulüne karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 2.4.1987 gününde oybirliğiyle karar verildi.