 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
9. Hukuk Dairesi
E: 1987/1291
K: 1987/2415
T: 25.02.1987
DAVA : Davacı, ücret farkından doğan alacağının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir. Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm, süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmekle; dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü :
KARAR : ... Sendikası üyesi davacı işçi adına açtığı bu dava ile 1475 sayılı İş Kanunu'nun 61. maddesinin 2869 sayılı Yasa'nın 12. maddesi ile değiştirilerek haftalık çalışma süresinin 48 saatten 45 saate, günlük çalışma süresinin de 8 saatten 7,5 saate indirilmesi sonucu ve aynı Yasa'nın Geçici 2. maddesinde yer alan "61. maddede indirelen çalışma süreleri nedeniyle, toplu iş sözleşmeleri veya hizmet akıtlerinin yürürlük süresince, işçilerin ücret ve paraya iliştin diğer haklarında herhangi bir indirim yapılamaz " hükmü uyarınca, işverenin bu yazının yayımı tarihinden itibaren günde 7,5 saatlik uygulamaya geçtiğini ve işçiye eskiden 8 saatlik çalışma karşılığı olan ücretin tam olarak ödediğini, ancak sendika ile davalı arasında akdedilen 31.12.1984 - 31.12.1985 yürürlük tarihi toplu iş sözleşmesinin getirdiği 1 yıl zammı uygulanırken işçilerin mevcut ücretlerinden yarım saatlik kısmı indirilerek geriye kalan kısma yeni zam ilave edildiğini, diğer bir deyişle 8 saatlik müktesep ücretlerine birinci yıl zammını uygulaması gerekirken bu yapılmayarak 7,5 saatlik ücretleri üzerine zam uygulandığını ve bundan dolayı eksik ödemede bulunulduğunu iddia ederek 1.1.1985 - 1.11.1985 tarihleri itibariyle eksik ödeme ile ilgili olarak istekte bulunmuştur.
Davalı ise, yazılı savunmalarında Geçici 2. maddeye göre işyerinde toplu iş sözleşmesi yok ise, çalışma sürelerinin indirilmesinden dolayı işçinin ücret ve paraya ilişkin diğer haklarında hizmet akitleri yürürlüğü süresince bir indirim yapılmıyacağını, eğer toplu iş sözleşmesi mevcut ise, bu takdirde toplu iş sözleşmesinin yürürlük süresinde haklarında herhangi bir indirim yapılmıyacağını, böylece yasa koyucunun bu düzenleme ile günde yarım saat haftada 3 saatlik mesai azalmasından dolayı işçi ücretlerinde meydana gelebilecek eksikliği toplu iş sözleşmesi ile getirilecek çözüme bırakmış bulunduğunu, bu düşünceye ... Sendikası'nın da katılmış olması nedeniyle toplu iş sözleşmesi görüşmeleri sırasında "eski uygulamaya devam olunur" şeklindeki teklifini geri aldığını ve böylece anlaşma tutanağında açıklandığı üzere haftalık çalışma süresi 48 saatten 45 saate indirilen üyelere 2869 sayılı Yasa'nın Geçici 2. maddesi gereğince yapılan fiili ödemelerin ödeme tarihleri itibariyle kesin tahakkuka dönüştürülerek 1.1.1985 tarihinden itibaren bu tatbikata son verileceğini ve yerine bu tarihten itibaren saat ücretlerine maddede gösterilen zamların yapılacağını, böylece çalışma süresinin indirilmesinden doğan farkın ücret zamları içinde kabul edilip kararlaştırıldığını, uygulamada Geçici 2. maddeye ve TİS hükmüne uygun hareket edildiğini savunarak davanının reddini talep etmiştir. İşverenin, 2869 sayılı Yasa'nın 30.7.1983 yürürlük tarihinden itibaren 8/7,5 arasındaki 1/2 saatlik farka ilişkin ücreti 7,5 saatlik çalışma karşılığı ücretinden ayrı olarak bordroda ayrı bir sütunda göstermek suretiyle davacıya ödediği, bu şekildeki uygulamanın 1.1.1985 tarihine kadar devam ettiği, 1.1.1985 tarihinden itibaren ise bu uygulamayı kaldırarak eski saat ücretine 1 yıl zammının uygulandığı taraflar arasında uyuşmazlık konusu değildir. Uyuşmazlık yarım saatlik fark ücretin günlük 7.5 saatlik çalışma karşılığı ücrete TİS zammı dışında yansıtılıp yansıtılmıyacağı noktasında toplanmaktadır.
Gerçekten, 2869 sayılı Kanun'la 1475 sayılı İş Kanunu'nun 61. maddesindeki çalışma süreleri indirilirken aynı Kanun'un Geçici maddesiyle bu indirilen çalışma süreleri nedeniyle TİS veya hizmet akitlerinin yürürlük süresince işçilerin ücret ve paraya ilişkin diğer haklarında herhangi bir indirim yapılamıyacağı da hükme bağlamış bulunmaktadır. Kuşkusuz bu düzenlemede İş Kanunu'nun 60. maddesinin ücretten indirim yapılamıyacağı hükmüne uygunluk gözetilmiştir. Görüldüğü gibi, söz konusu geçici madde çalışma sürelerinin indirilmesinden dolayı meydana genel farkın saat ücretlerine yansıtılacağına dair bir hüküm yoktur. Bu madde ile yasa koyucu gerçekten çalışma süresinin azalmasından dolayı işçi ücretlerinde meydana gelebilecek eksikliği TİS ile getirilen çözüme bırakmış bulunmaktadır. Böylece yasa koyucu bir taraftan çalışma süresinin azalmasından dolayı işçinin ücretinden indirim yapılamıyacağını hükme bağlarken diğer taraftan saat ücretlerinin artırım şeklinde işverene de mali bir kulfet getirmek istememiştir. Aksi halde, yani çalışma süresinin indirilmesinden dolayı meydana gelen haftalık 3 saat veya günlük 1/2 saatlik farkın ücrete yansıtılması halinde, işçinin ücretinde bir azalma meydana gelmez ise de; saat ücretine göre hesap edilecek bazı ödemelerde işveren aleypine bir durum söz konusu olacaktır. Örneğin, saat ücreti 100 TL olan bir işçinin 8 saatlik çalışma döneminde bir saat fazla mesai karşılığı % 50 zammı 150 TL yapacak iken, 7,5 saatlik dönemde aynı içşinin bir saatlik fazla mesaisi 160 TL civarında olacaktır. Kanun koyucunun bu Yasa ile amaçladığı husus bu değildir. Yasa koyucu saat ücretine ve işyerindeki ücret sistemine müdahale etmek istememiştir. Sadece işçiye ödenecek paranın 8 saatlik dönemdeki ücretinden daha az olmamasını düşünmüştür. Bu itibarla davalı işverenin aradaki farkı saat ücretine yansıtmıyarak bordroda ayrı bir sütunda gösterip ödemiş olmasında yasaya aykırı bir yön yoktur. TİS'nin 1.1.1985 tarihindeki 1 yıl saat ücret zammını bu tarihteki eski saat ücretine ilave etmiş olması da aynı kuralın bir gereği olarak doğrudur. Öte yandan TİS ile getirilen zamların sözü edilen fark ücretin çok üstünde olduğu, Böylece fark ücreti de kapsadığı gözlenmektedir. Bundan başka dosyada bulunan TİS görüşmelerine ait tutanaklardan ve anlaşma tutanağından sendikanın, 48/45 saat farkı ile ilgili ayrı bir ödeme şeklindeki teklifini geri aldığı ve ödeme tarihleri itibariyle kesin tahakkuka dönüştürülüp 1.1.1985 tarihinden itibaren bu uygulamaya son verileceğinin kararlaştırıldığı ve uyuşmazlık konusu TİS'nin 23. maddesinin (B) fıkrasının buna göre düzenlendiği anlaşılmaktadır.
Bu düzenleme 2869 sayılı Kanun'un Geçici maddesinede uygundur. Şu durumda davalı işverenin uygulamaları doğru olup davacının ücretinde bir eksilme olmadığından, herhangi bir alacağı bulunmadığı cihetle dava reddedilmelidir.
SONUÇ : Temyiz olunan hükmün yukarda yazılı nedenle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 25.2.1987 gününde oybirliğiyle karar verildi.