 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
9. Hukuk Dairesi
E: 1987/10300
K: 1987/11205
T: 17.12.1987
DAVA : Davacı, ikramiye ve yakacak parasının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir. Yerel mahkeme,isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü :
KARAR : 1 - Davacı, davalıya ait işyerinde akaryakıt ikmal veya apron işinde mevsimlik işçi olarak çalışmakta iken daimi işçi kadrosuna geçirilmesi düşünülürken sözleşmeli personel statüsüne tabi tutulduğunun, oysa yaptığı işin niteliği itibariyle sözleşmeli personel statüsünde çalıştırılmıyacağını ileri sürerek TİS'de öngörülen ikramiye ve yakacak haklarından yararlandırılmasını istemiştir.
Mahkeme, davacının yaptığı işin türü itibariyle sözleşmeli personel olmıyacağını, aralarındaki ilişkinin özel hukuk alanında hizmet akdi ilişkisi olduğunu belirterek, TİS'den doğan ikramiye ve yakacak yardımını hüküm altına almıştır. Belirtmek gerekirki öncelikle hukukumuzda "sözleşmeli personelin" tanımı yapılmalıdır. 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 4'cü maddesinde kamu hizmetlerinin memurlar, sözleşmeli personel, geçici personel ve işçiler eli ile gördürüleceği belirtildikten sonra (A) fıkrasında, memurun tarifi yapılmış (B) fıkrasında da sözleşmeli personelin tanımına yer verilmiştir. Buna göre, kalkınma planı, yıllık proğram ve iş proğramlarında yer alan önemli projelerin hazırlanması, gerçekleştirilmesi, işletilmesi ve işlerliği için şart olan zaruri ve istisnai hallerde münhasır olmak üzere özel bir meslek bilgisine ve istisasına ihtiyaç gösteren geçici işlerde, kurumun teklifi üzerine Devlet Personel Dairesi ve Maliye Bakanlığının görüşleri alınarak Bakanlar Kurulu'nca geçici olarak sözleşme ile çalıştırılmasına karar verilen ve işçi sayılmıyan kamu hizmeti görevlileri sözleşmeli personel gösterilmiştir.
1982 Anayasasının 128. maddesinde Devletin, Kamu İktisadi Teşebbüsleri ve diğer kamu tüzel kişilerin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü oldukları kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli görevlerin memurlar ve diğer kamu görevlileri ile görüleceği yazılıdır.
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu ve Anayasının 128. maddesi hükümleri dikkate alınarak ve özellikle 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu hükümlerine paralel olarak kamu iktisadi teşebbüsleri hakkında 233 sayılı Kanun hükmünde Kararnamede de istihdam şekilleri memurlar (kadrolu personel), sözleşmeli personel ve işçiler olarak benimsenmiştir. Ancak personele ilişkin kanun henüz çıkarılmamış ve bu kararnamede sözleşmeli personelin ayrıca bir tarifede yapılmamıştır. bu durumda, hukuksal açıdan yasa hükümlerinin bir sistem ve birlik teşkil ettiği düşüncesinden hareket olunursa, 233 sayılı KHK'de yer alan personeli de 657 sayılı Devlet Memurları Kanunun 4. maddesinde yazılı sözleşmeli personel kavramı içinde düşünmek gerekecektir. Olayda davacının gördüğü işde bir değişiklik olmaksızın akaryakıt veya apron (Yükleme, boşaltma) işinde çalıştığı anlaşılmaktadır. Bu tür işlerin niteliği, şekil ve şartları itibariyle sözleşmeli personel kavramı içinde mütalaa etmek mümkün değildir. bu itibarla davacının davalı ile arasındaki hukuki ilişkiyi özel hukuk alanında bir hizmet akdi ilişkisi olarak kabul etmek zorunludur. Bu nedenle mahkemenin davacıyı işçi kabul ederek TİS'nden yararlanması gerektiğine karar vermesi doğru olup, davalının bu yöne ilişkin temyiz itirazı yerinde değildir.
2 - Ancak davalı savunmasında bu personelin TİS ile verilen ikramiye ve yakacak yardımından faydalandırılmamış olmasının sözkonusu olmadığı, zira sözleşmeli statüde çalışan bir personelin ücretleri hesap edilirken bütün yan ödemelerde aylık ücretin içine dahil edildiğini, bahsi geçen personele ayrıca vardiya primi ödenmekte olduğunu ileri sürmüştür. Şu durumda, davacı daimi işçi statüsüne geçirilseydi, TİS'den de yararlanmak suretiyle bir ödeme dönemi içinde elde edeceği hak ve yararlar toplamı ne olmak gerekiyorsa, tesbit edilerek sözleşmeli personel statüsü ile aynı dönemde sağladığı yararlar da saptanmak suretiyle dava konusu edilen ikramiye ve yakacak yardımları ile ilgili olarak aleyhine bir durum hasıl olduğu takdirde aradaki farka karar vermek, fark yoksa ikramiye ve yakacağa ilişkin istekleri reddetmek gerekir. Mahkeme kararının sadaece bu yönden bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda 2'nci bente gösterilen sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 17.12.1987 gününde oybirliğiyle karar verildi.