 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
8. Hukuk Dairesi
E: 1987/5583
K: 1987/6183
T: 05.05.1987
DAVA : Davacı ve davalılar Bekir ve Osman vekilleri ile davalı ve davacılar Yaşar ve müşterekleri vekili aralarındaki tapu iptali, tescil, men'i müdahale ve ecrimisil davasının kabulüne dair, (Maden Asliye Hukuk Hakimliği)nden verilen 20.11.1985 gün ve 189/196 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davalı ve davacılar Yaşar ve müşterekleri vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
KARAR : Davacılar, Hüseyin Bini Zülfü'ye ait teşrinisani, 1321 tarihli ve 9 numaralı tapu kaydı ile Hüseyin Bini Zülfü'nün mirascıları uhdesinde bulunan taşınmazdaki Hüseyin'in karısı Zeliha'ya ait 6/16 hissesinin 1/4'ünü 1960 yılından 5 yıl önce satın aldıklarını, bu sebeple satılan kısmın davalılara isabet eden hisseler üzerinden ipatali ile adlarına tapuya tesciline karar verilmesini istemişlerdir. Davalılar da karşılık davaları ile tapu kaydına dayanarak, davacıların el atmasının önlenmesini ve ecrimisile karar verilmesini istemişlerdir. Mahkemece, davacıların davalarının kabulüne, davalıların karşılık davalarının da reddine karar verilmiştir.
Mahkemece yapılan inceleme ve araştırma hükme yeterli bulunmamaktadır. Davacılar dava dilekçesinde sadece pay satışından sözetmişlese de, daha sonra yargılama sırasında taşımazın mirascılar arasında taksim edildiğini ve krokide gösterilen 1 ve 2 numaralı yerlerin tapuda malik olarak gözüken Zeliha'nın kocası Bekir'e isabet ettiğini ve Bekir'in de 1960 yılından 5 yıl önce haricen bu yerleri kendilerene sattığını ve 5.12.1960 tarihinde de satışın noter senedi ile doğrulanmış bulunduğunu bildirmişlerdir. Şu hale göre davacılar taksim ve satışa dayanmışlardır. Tapulu bir gayrimenkulün kural olarak haricen satışı geçerli değildir. Aynı şekilde bir payın da satışı geçerli sayılmaz. Ancak, Tapulama Kanunun 32/c maddesinin uygulanması mümkün olan hallerde harici satış geçerli sonuç doğurabilir. Bunun için de o yerde tapulama faaliyetinin başlamış olması daha açık deyimle Tapulama Kanununun uygulanma olanağının bulunması gerekir. Dava konusu taşınmaz köyde bulunmaktadır. Maden'de tapulama faaliyeti başlamıştır. O itibarla meselenin Tapulama kanunu açısından ele alınması gerekir. Tapu kaydındaki açıklamalara göre Hüseyin Bini Zülfü'nün eşi Zeliha 1936 yılında ölmüştür. Bu durumda Zeliha'nın terekesi MK.nun hükümlerine göre iştirak halinde mülkiyet şeklindedir. Davacılar Bekir'in, Zeliha'nın kocası olduğunu ve Zeliha'dan intikal eden miras hissesinin devrettiğini ileri sürmüşlerdir. Bekir'in mirascı olduğuna dair mirascılık belgesi dosyada bulunmamaktadır. Bu itibarla öncelikle davacılara Hüseyin Bini Zülfü'den itibaren mirascılık belgesi almak ve ibraz etmek üzere mehil ve imkan verilmesi ve Bekir ile birlikte diğer davalıların miras ilişkilerinin tesbit edilmesi gerekmektedir. Tapudaki açıklamaya göre Zeliha'nın terekesi iştirak halinde mülkiyet hükümlerine tabi olduğundan az önce açıkladığımız kurala göre dava konusu taşınmaz tapulama bölgesinde bulunsa bile iştirak halinde olan bir payın satışı geçerli sayılmaz. Daha açık deyimle miras hissesinin mirascılar dışında üçüncü kişiye satışı MK.nun 612. maddesi hükmüne göre geçerli hukuki sonuç doğurmaz. Tapulama Kanununun 32/c maddesi sadece şekle aykırı olan satışları geçerli hale getirmek için konulmuş bir tasfiye hükmüdür. O itibarla bu madde hükmüne göre tapulu bir taşınmazın veya müşterek mülkiyet şeklindeki bir payın haricen satışı satıştan itibaren 10 yıllık zilyetliğin eklenmesi koşulu ile geçerli olabilmektedir. Davacılar taşınmazın taksim edildiğini ve Bekir'e isabet ettiğini bildirmişlerdir. Bekir'in de kendisine isabet eden 1/4 payın bu suretle kendilerine satıp zilyetliğini devrettiğini bildirmişlerdir. Bunun için tanık göstermek istemişler, ancak gösterecekleri deliller toplanmamıştır. Gerek satışın 1960 yılından önce yapıldığına ve gerekse zilyetliğe dair olayların tanık ile isbatı mümkün olduğuna göre davacıların ve genel olarak tarafların gösterecekleri tanıklakın HUMK.nun 259. maddesi hükmüne göre taşınmaz başında dinlemeleri, taksim ve satış hakkında bilgi görgülerine başvurulması ve bundan sonra uyuşmazlık hakkında bir karar verilmesi gerekmektedir. Taksim yapılıp bu yer Bekir'e isabet etmiş ve Bekir 1960 yılından 5 yıl önce taksim edilen kısmı davacılara satmış ve davacıların devir aldıkları tarihten dava tarihine kadar nizasız fasılasız malik sıfatı ile 20 yıl geçmiş ise bu durumda Tapulama Kanununun 32/d maddesi hükmü yahut MK.nun 639/2. maddesi hükmünün uygulanmsı mümkün olabilir. Şüphesiz Tapulama Kanununun 92. maddesi delaleti ile iddia ve savunmanın inclenmesi ve karşılık men'i müdahale ve ecrimisil davasının da hasıl olacak sonuca göre çözümü yönüne gidilmesi gerekmektedir. Bu yönler üzerinde durulmamış, eksik inceleme ile hüküm tesis olunmuştur. Temyiz itirazları yerinde olduğundan kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle (BOZULMASINA) ve 1500 lira peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 5.5.1987 tarihinde oybirliği ile karar verildi.