 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
8. Hukuk Dairesi
E: 1987/10538
K: 1987/10079
T: 23.09.1987
DAVA : Kerime vekili ile Hazine vekili aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının reddine dair, (Çardak Asliye Hukuk Hakimliği)nden verilen 14.4.1987 gün ve 164/61 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacılar vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
KARAR : Davacılar, 2250 parselin Hazine adına yazılmış bulunduğunu, oysa bu parselin 1935 yılında babaları Ahmet tarafından başkalarından satın alınıp 1961 yılına kadar onun tarafından, 1961 yılında babalarının ölümüylede kendilerinin tasarruf ettiklerini ileri sürerek, Hazine üzerindeki kaydın iptali ile taşınmazın adlarına tapuya tesciline karar verilmesi üzerine de aynı kişi tarafından tapulama mahkemelerine 1983/16 sayı ile dava açılmıştır. Bu davanın yargılaması sırasında davacı vekili, "2250 parsel hakkındaki davasından vazgeçtiğini, Hazine adına tescil edilmesine" razı olduğunu bildirmiş, mahkemece bu açıklama gözönünde tutularak davacının itiraz etmemiş sayılmasına karar verilmiş ve bu karar temyiz edilmeyerek kesinleşmiştir.
Mahkemece bu vazgeçmenin tüm davacılar ve vekillerini tablayacağı düşünülmüş ve davanın reddine karar verilmiştir. O nedenle bu hüküm görüşüne şu gerekçelerle katılmak mümkün değildir.
1- Tapulama mahkemesinin hükmü itirazın yapılmamış sayılmasına ilişkindir. Haktan vazgeçildiği kabul edilmemiştir. O nedenle bu hüküm Hüseyin bakımından dahi kesin hüküm olmaz.
2 - Dosya içindeki mirascılık belgesine göre dava edilen yer davacılar arasında iştirak halinde tasarruf edilmektedir. Temyiz dilekçesinde de açıklandığı gibi iştirak halinde mülkiyette bir tasarrufun geçerli olabilmesi için tüm mirascılar tarafından yapılmış olması gerekmektedir. Dava bir tasarruf olduğu gibi bundan vazgeçme de bir tasarruftur. o nedenle sadece Hüseyin yahut vekili tarafından ortaya atılan bir vazgeçme hakkın özünü etkileyici bir sonuç doğurmaz (MK. 629, 630, 581). Hüseyin hakkın özünden vazgeçmiş olsa bile bu hukuki kural karşısında bu vazgeçme ne kendisin ne de diğer mirascılar bağlamaz.
3 - İştirak halinde mülkiyette bir mirascı aleyhine verilen hüküm (müşterek mülkiyetin aksine) bu mirascıyıda bağlamaz. Çünkü bir mirascının hükmün kapsamını oluşturan nesnede tek başına tasarruf hakkı yoktur. Bu hak tüm mirascılara aittir.
4 - Vekilin vazgeçmesine gelince; vekaletnamede açıklık varsa şüphesiz vekil davadan vazgeçebilir, davayı kabul edebilir. Ancak bu vazgeçme sonradan vekalet akti yaptığı kimselere etki etmez.
Bütün bu açıklamalar göre, mahkemenin bir mirascının vazgeçme beyanı nazara alarak davayı reddetmesi doğru değildir.
SONUÇ : Belirtmelik tesbit tarihi ve vergi kaydında gösterilen sınırlar gözönünde tutularak iktisabın mümkün olup olamayacağının tartışılıp sonucuna göre karar verilmesi gerekirken bunlardan zuhul ile yazılı şekilde hüküm verilmesi isabetsiz ve davacıların temyiz itirazları yerinde olduğundan kabulü ile hükmün (BOZULMASINA) ve 1500 lira peşin harcın istek halinde temyiz eden iadesine, 23.9.1987 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.