 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
8. Ceza Dairesi
E: 1987/3520
K: 1987/4612
T: 05.05.1987
DAVA : Nas'ı ızrardan sanık Mustafa'nın yapılan yargılanması sonunda, hükümlülüğüne dair, (Tavşanlı Sulh Ceza Mahkemesi)nden verilen 18.4.1986 gün ve 308 esas 611 karar sayılı hükmün süresi içinde Yargıtay'ca incelenmesi sanık ve C. Savcısı tarafından istenilmiş olduğundan dava evrakı C. Başsavcılığı'ndan tebliğname ile 16.4.1987 günü daireye gönderilmekle incelenip gereği düşünüldü:
KARAR : Zarar tutarının pek hafif kabul edilmiş olmasına göre bilirkişinin yeminsiz dinlenilmesi karşı temyiz olmadığından bozma sebebi sayılmamıştır. Yerinde görülmeyen sair itirazların reddine. Ancak:
Sanığın tekerrüre esas kabul edilen sabıkasının, 6831 sayılı Kanunun 91/1. maddesi uyarınca 7 gün hapis ve 1000 lira ağır para cezasının 647 sayılı Kanunun 4. maddesi ile hapis cezasının bir günü 100 liradan 700 lira ağır para cezasına çevrilerek, toplam 1700 lira ağır para cezasından ibarettir.
3206 sayılı Kanunla değişik CMUK.nun 305. maddesi (...300.000 liraya kadar (dahil) para cezalarına dair olan hükümler... temyiz olunamaz. Bu suretle verilen hükümler tekerrüre esas olamaz...) hükmünü içermekte olup, 647 sayılı Kanunun 4/4. maddesinde gösterilen "uygulamada asıl cezanın para cezasına çevrilen hürriyet bağlayıcı cezadır" hükmünün 24.4.1987 tarihinde yürürlüğe giren 3355 sayılı Yasa ile değiştirilerek "uygulamada asıl mahkumiyet bu madde hükümlerine göre çevrilen para cezası veya tedbirdir" denilmiş, tekerrürle ilgili TCK.nun 88. maddesi doğrultusunda yeni bir kural getirilmiştir.
TCK.nun 2. maddesinin 2. fıkrasında "bir cürüm ve kabahatin işlendiği zamanın kanunu ile sonradan neşrolunan kanun hükümleri birbirinden farklı ise, lehe olan kanun hükmü tatbik ve infaz olunur" denilmekte olup, esas olan, fiilin işlendiği sırada yürürlükte olan, yahut sonradan yürürlüğe giren yasalardan en ziyade fail lehine olan yasanın uygulanacağıdır. Bu kural Ceza Genel Kurulu'nun 15.12.1980 gün ve 339-430 sayılı kararı ile de benimsenmiş bulunmaktadır.
Şu hale göre, 26.9.1980 tarihinde infaz edilen önceki hükümlülüğün 300.000 liradan az para cezası uygulamasına ilişkin bulunmasına nazaran, tekerrür nedeniyle yapılacak uygulamada, TCK.nun 2/2. maddesine göre, sabıkanın kesinleşme biçimine bakılmaksazın sanık lehine tekerrüre esas olmayacağının kabulünde yasal zorunluluk bulunması,
SONUÇ : Bozmayı gerektirmiş C. Savcısı ve sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepden dolayı kısmen istem gibi BOZULMASINA, 5.5.1987 gününde oybirliğiyle karar verildi.