 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
7. Hukuk Dairesi
E:1987/6736
K:1987/3970
T:30.03.1987
* VERGİ KAYDI MİKTAR FAZLASI
* 1617 SAYILI YASADAN SONRA YAPILAN TESBİT
* KAZANDIRICI ZAMANAŞIMI ZİLYETLİĞİ
ÖZET : Davalıya satılan ve vergi kaydı kapsamı dışında kaldığı anlaşılan taşınmazın satış günü ile tapulama tespit tarihi arasında 20 yıllık zilyetlik süresi dolmamıştır.
Tapulama teshilinin 1617 sayılı Yasanın yürürlük tarihinden sonra yapıldığı ve davalının ekleme zilyetlik süresinden yararlanacağı gözönüne alınarak, davalıya satış yapan (bayi] kişi adına bölgede 50 dönüm yer tesbit edilip edilmediğinin araştırılması gerekir.
(766 s. Tapulama K m. 33/4, 38, 42, 45)
Taraflar arasında tapulama tespitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin kanuni süresinde olduğu anlaşıldı, tetkik raporu ve dosyadaki belgeler okundu, gereği görüşüldü
Tapulama sırasında 545 parsel sayılı (6450) m2. yüzölçümündeki taşınmaz vergi kaydına, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine ve satın almaya dayanılarak davalı adına tespit edilmiştir. İtirazı tapulama komisyonunca reddedilen davacı Hazine, taşınmazın devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğunu ileri sürerek dava açmıştır. Mahkemece davanın reddine, taşınmazın davalı adına tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davacı Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
Nizalı taşınmazın Devlet ormanı veya orman toprağı olmadığı, devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden bulunmadığı, kültür arazisi Olduğu, öncesinin davalının satıcısı babası Aziz'e ait iken, Aziz'. in 1972 yılında taşınmazı davalı oğluna saltığı, tapulama tespit gününde Tapulama Kanununun 33 ve 45. maddeleri hükmünce kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile taşınmaz edinme koşullarının davalı taraf yararına gerçekleştiği mahkemece yapılan keşif ve uygulama, dinlenen yerel bilirkişi ve tanık sözleri, uzman bilirkişinin raporu, toplanıp değerlendirilen diğer delillerle saptanmıştır. Bu nedenlerle, davacı Hazinenin diğer temyiz itirazları yerinde değildir. Ancak, tapulama tespiti 1617 sayılı Yasanın yürürlüğe girdiği günden sonra yapılmıştır. Nizalı taşınmazın tespite esas alınan vergi kaydının kapsamı dışında kaldığı mahkemece kabul edilmiş, mahkeme kararı gerekçe yönünden davalı tarafından temyiz edilmemiştir. Şu hale göre, taşınmazın tespitinin hiçbir belgeye dayanmadığının kabulü zorunludur. Davalının taşınmazı babasından satın aldığı gün ile tespit günü arasında 20 yıllık zilyetlik süresi dolmamıştır. davalı Tapulama Kanununun 45. maddesinde yazılı ekleme zilyetlikten yararlandığına göre Tapulama Kanununun 1617 sayılı Yasa ile değişik 33/4. maddesi hükmünce davalının satıcısı babası yönünden de 50 dönüm araştırması yapılması gerekir. 0 halde, davalının babası adına bölgede 1617 Sayılı Yasanın yürürlüğe girdiği günden sonra belgesiz olarak 50 dönüm yüzölçümündeki taşınmazı tesbit edildiğini ve tespitlerin kesinleştiğinin saptanması halinde davalı ekleme zilyetlikten yararlanamayacağından Tapulama Kanununun 38. maddesi hükmünce taşınmazın Hazine adına tapuya tesciline karar verilmesi icap eder. Mahkemece bu yön gözardı edilerek sadece davalı yönünden 50 dönüm araştırması yapılması İle yetinilmesi isabetsiz, davacı Hazinenin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün (BOZULMASINA), 766 sayılı Tapulama Kanununun 73. maddesince harç alınmamasına, 30.3.1987 gününde oybirliği İle karar verildi.