 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
7. Hukuk Dairesi
E:1987/17314
K:1988/319
T:20.01.1988
* DEVLETİN HüKüM VE TASARRUFU ALTINDA BULUNAN YERLER
* İMAR-İHYA
ÖZET:Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden iken, 27.3.1950 gününden önce emek ve para sarfı ile ihya edilerek tarım toprahaline getirilen yerler, 3402 sayılı Kadastro Yasasında öngörülen koşulların varlığı halinde zilyetleri tarafından edinilebilir. 766 sayılı Tapulama Yasası, anılan Yasa i yürürlükten kaldırıldığından, sözü geçen Yasa h kümleri eldeki [derdest] davalara da uygulanmak suretiyle sonucuna göre bir karar verilmelidir.
(766 s. Tapulama K. m. 37)
(3402 s. Kadastro K. m. 14,17,geçici m. 4)
Taraflar arasında tapulama tesbitinden doğan dava sonucunda verilen hüküm Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin kanuni süresinde olduğu anlaşıldı, tetkik raporu ve dosyadaki belgeler okundu, gereği görüşüldü
Tapulama sırasında 333 parsel sayılı 800 m2. yüzölçümündeki taşınmaz, Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan taşlık ve pınarlık yerlerden iken, 1939 yılında ihya edildiğinden söz edilerek Veli adına tesbit edilmiştir. İtirazı Tapulama Komisyonu tarafından reddedilen Hazine, davalının zilyetliğinin kazandırıcı süreye ulaşmadığını ileri sürerek dava açmıştır. Mahkemece davanın kabulüne, taşınmazın Hazine adına tapuya tesciline, dava konusu taşınmazın 1950 yılından önce ihya edilerek bağ haline getirildiği anlaşıldığından Tapulama Kanununun 37. maddesine göre kanun koyucu tarafından yeni bir kanunla Hazinenin mülkiyet hakkının zilliyet yararına kısıtlama süresi belli edilinceye kadar ihya eden ve haleflerinin zilyetliğinin ihlal olunamayacağının kütüğün beyanlar hanesine yazılmasına karar verilmiş, hüküm; davacı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Hazinenin temyizi hüküm gününde yürürlükte bulunan 766 sayılı Tapulama Kanununun 37. maddesi hükmünce davalı taraf yararına konulan takyide yöneliktir. Nizalı taşınmazın öncesinin devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden iken 27.3.1950 gününden önce para ve emek sarfı ile ihya olunarak tarım toprağı haline getirildiği mahkemece yapılan keşif ve uygulama, dinlenen yerel bilirkişi ve tanık sözleriyle saptanmıştır. 3402 sayılı Kadastro Kanunu ile 766 sayılı Tapulama Kanunu yürürlükten kaldırılmış, aynı Yasanın 17. maddesi, bu nitelikteki yerlerin 14. maddedeki koşulların gerçekleşmesi halinde iktisabına olanak sağlanmıştır. Sözü edilen Yasanın geçici 4. maddesi hükmü ile anılan Yasa hükümlerinin derdest davalarda da uygulanacağı ilkesi getirilmiştir. Kural olarak tapulama hakimi tesbit günündeki hukuksal duruma göre karar vermekle yükümlüdür. Tapulama tesbitinin yapıldığı güne göre 3402 sayılı Yasanın 14. maddesinde yazılı koşullar davalı taraf yararına gerçekleşmediğine göre; taşınmazın Hazine adına tapuya tesciline karar verilmesi doğrudur. Ne varki; tapulama tesbitinin yapıldığı ve hükmün verildiği günde davalı taraf yararına, yürürlükten kaldırılan Tapulama Kanununun 37. maddesinde yazılı koşullar gerçekleşmiştir. 3402 sayılı Yasanın geçici 4. maddesinin gerekçesinde lehe hükümlerin taraflar yararına uygulanacağı vurgulanmıştır. Genel ilkelerde bunu gerekmektedir. Bu itibarla hüküm gününde yürürlükte bulunan Tapulama Kanununun 37. maddesi hükmünün davalı taraf lehine uygulanmasında bir isabetsizlik yoktur. Bu nedenlerle Hazinenenin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile hükmün (ONANMASINA) harç alınmasına yer olmadığına, 20.1.1988 gününde oybirliği ile karar verildi.