 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
7. Hukuk Dairesi
E:1987/16055
K:1990/121
T:11.01.1990
ÖZET : Kadastro hakimi, gerçek maliki saptamak ve doğru sicil oluşturmakla yükümlüdür.
(3402 s. Kadastro K. m. 30)
(766 s. Tapulama K. m. 1, 33/son, 54)
Taraflar arasında kadastro tesbitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin kanuni süresinde olduğu anlaşıldı, tetkik raporu ve dosyadaki belgeler okundu, gereği görüşüldü:
Kadastro sırasında 460 parsel sayılı 33350 m2 yüzölçümündeki taşınmaz Asliye Hukuk Mahkemesinde davalı olduğundan sözedilerek malikhanesi açık bırakılmak suretiyle tesbit edilmiştir. Davacı Reşit ve paydaşları tarafından davalı Raif aleyhine ikame olan elatmanın önlenmesi davası görevsizlik kararı verilerek kadastro mahkemesine aktarılmıştır. Mahkemece, davanın kabulüne davalının taşınmaza vaki müdahalesinin önlenmesine ve taşınmazın Çerkez Ali mirasçıları adına payları da gösterilmek suretiyle tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm, davalı Raif tarafından süresinde temyiz edilmiştir.
Tarafların iddia ve savunmalarına, dinlenen yerel bilirkişi ve tanık sözleri ne, dosyadaki belge ve kağıtlara göre davalının diğer temyiz itirazları yerinde değildir. Ancak, taşınmazın tesbiti davalı olduğundan söz edilerek malikhanesi açık bırakılmak suretiyle yapılmıştır. Malikhanesi açık bırakıldığına göre hüküm gününde yürürlükte bulunan 766 sayılı Tapulama Kanununun 1 ve 54., hüküm gününden sonra yürürlüğe giren ve derdest davalarda da uygulanması gerekeceği geçici 4. maddesinde vurgulanan 3402 sayılı Kadastro Kanunun 30. maddesi hükmünce, kadastro hakimi gerçek maliki saptamak ve doğru sicil oluşturmakla yükümlüdür. Dinlenen yerel bilirkişi ve tanıklar taşınmazın öncesinin Çerkez Ali'ye ait olduğunu, Çerkez Ali'nin İstiklal (Kurtuluş) Savcısı sırasında Yunanistan'a kaçtığını ve orada öldüğünü haber vermişlerdir. Mahkemece de, taşınmazın öncesinin Çerkez Ali'ye ait olduğu kabul edilmiş, hüküm, davacılar tarafından gerekçe yönünden temyiz edilmemiştir. Mahkemece; taşınmazın öncesinin Çerkez Ali'ye ait olduğu kabul edildiğine ve adı geçenin Kurtuluş Savaşı sırasında Yunanistan'a kaçtığı ve orada öldüğü yerel bilirkişi ve tanıklar tarafından haber verildiğine göre; "Vaktı seferde İcraatı Hükümete Karşı Gelenler İçin Ciheti Askeriyece İttihaz Olunacak Tedbirler" Hakkındaki 14 Mayıs 1331 tarihli Muvakkat Kanun ile bu Kanuna ek 15 Nisan 1339 gün ve 333 sayılı Kanunun 6. maddesi gereğince; adı geçenin sözü edilen kanun hükümleri içinde kalan kişilerden olup olmadığının araştırılması, sözü edilen yasanın kapsamı içine giren kişilerden olduğunun belirlenmesi halinde; bu kişilere ait taşınmazların Hazineye intikal edip etmeyeceğinin saptanması, Hazineye intikal ettiğinin kabulü halinde; hüküm gününde yürürlükte bulunan 766 sayılı Tapulama Kanununun 33/son, hüküm gününden sonra yürürlüğe giren ve derdest davalarda da uygulanması gereken 3402 sayılı Kadastro Kanununun 18/son maddesi hükmünce; bu niteliklerdeki yerlerin kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile iktisabına yasal olanak bulunmadığı dikkate alınarak bir hüküm kurulması gerekirken, mahkemece bu yönler araştırılmadan taşınmazın Çerkez Ali mirasçıları adına tapuya tesciline karar verilmesi isabetsiz, davalının temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün (BOZULMASINA), 11.1.1990 gününde oybirliği ile karar verildi.