 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
6. Hukuk Dairesi
E: 1987/8994
K: 1987/11729
T: 18.11.1987
DAVA : Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan şuf'a davasına dair karar davacı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Dava, şuf'alı payın iptal ve tescili isteğine ilişkindir. Mahkeme davayı süreden red etmiş, hükmü davacı vekili temyiz etmiştir.
Şuf'a hakkının tapuda yapılan satışın öğrenilmesinden itibaren bir ay içinde kullanılması gerekir. İştirakçi ortaklarda da bunlardan satışın en geç öğrenenin öğrenme tarihine göre bi aylık hak düşürücü süre saptanır. Diğer ortakların daha önce öğrenmesi önem taşımaz. Bu hak her türlü irade bildirimiyle kullanılabileceği gibi doğrudan doğruya dava açmak suretiyle de kulanılabilir. Dava dışı kulanılan irade bildirim süreyi koruyacağından yasal süre içinde her zaman dava açılabilir. Şuf'a hakkı tapudaki satış isteminden sonra doğacağından şuf'alı payın daha önce satılacağının öğrenilmesi veya hak sahibine vaki satın alma teklifinin kabul edilmemesi hiçbir hukuki değer taşımaz. Davalı hak düşürücü süre geçirildiğ savunmasında bulunmuşsa bunu isbat etmesi gerekir. Bu konuda tanık dahil ve türlü delil ikamesi mümkündür. önce davalı delillerinin, davadan sonra varsa davacı delillerinin toplanması gerekir.
Olayımızda: Davacı tapuda müstakilen pay sahibi değildir. Taşınmazın bir kısmı hissesi murisleri adınadır. Diğer varislerin satışı ne zaman öğrendikleri tanıklardan sorulmuştur. Yeniden tanıkların celbi ile bu hususu tesbiti ve davanınsüresinde açılıp açılmadığının yukarıda açıklanan kurallara yeniden saptanması gerekir.
Davanın süresinde açıldığı kabul edilse dahi, daha evvelki noter satışları nedeniyle davalının satın aldığı beli ve muayyen bir yere ev yaptığı, davacının bu hususu bildiği anlaşılmaktarı. Taşınmaz paydaşlarca özel olarak taksim edilip her bir paydaş belli bir kısmı kulanırken ona tekabül eden pay üçüncü şahsa satılırsa o yerde hak idia etmeyen davacının tapuda pay satışı şeklinde yapılan işler nedeniyle şuf'a hakkını kullanması Medeni Kanunun 2. maddesinde yer alan objektif iyiniyet kaidesiyle bağdaşmaz. 14.2.1981 gün ve 17/1 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca bu hususun davanın her aşamasında ileri sürülmesi, hatta mahkemenin kendiliğinden icabında mahallinde keşif yapılmalıdır.
Açıklanan hususlar nazara alınmadan noksan inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olduğundan hükmün bozulması gerekmiştir.
Açıklanan hususlar nazara alınmadan noksan inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olduğundan hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile HUMK.'nun 428. maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, 18.11.1987 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.