 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
6. Hukuk Dairesi
E: 1987/8934
K: 1987/11374
T: 12.11.1987
DAVA : Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan şuf'a davasına dair karar davalı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Dava, şuf'alı payın iptaliyle tescil istemine ilişkindir. Mahkeme istem gibi karar vermiş, davalı vekili tarafından temyiz olunmuştur.
Şuf'alı payın ilişkin olduğu taşınmaz paydaşlarca özel olarak taksim edilip her bir paydaş belirli bir kısmı kullanırken bunlardan biri kendisinin tasarrufundaki yeri ve ona tekabül eden payı bir üçüncü şahsa satarsa, satışı zamanında o yerde hak iddia etmeyen davacının tapuda pay satışı şeklinde yapılan işlem nedeniyle şuf'a hakkını kullanması M.K.'nun 2. maddesinde yer alan objektif iyiniyet kuralı ile bağdaşmaz. Kötüye kullanılan bu hak kanunen himaye görmez. 14.2.1951 gün ve 17/1 sayılı içtihadı birleştirme kararı uyarınca bu hususun davanın her aşamasında ileri sürülmesi, hatta mahkemenin kendiliğinden nazara alması gerekir. Savunmanın tevsii bu gibi durumlarda söz konusu değildir. Davanın bu bakımdan reddi gerekir.
Olayımızda: Davalı akdin gerçekte hibe olduğunu, cuzi bir satış bedeli göstermek suretiyle işlemin tapuda satış olarak gösterildiğini, ayrıca taşınmazın taksim edildiğini ve kendisine satış yapan bayiin taksim sonucu yerine bina inşa ettiğini savunmuştur. Payını temlik edenle davalı arasında akrabalık ilişkisi olmadığı gibi hibe iddiasını da tanıkla ispat olanağı yoktur. Yazılı delilin iksini aynı kuvette yazılı delille ispatı mümkündür. Bu durumda olayda 27.3.1957 gün 12/2 sayılı içtihadı birleştirme kararının uygulanması mümkün değildir. Ancak, davalının taksim savunması gerektiği gibi incelenmemiştir. Dosya içerisinde 6.8.1984 tarihini taşıyan inşaat sözleşmesinde, davacının müteahhit sıfatıyla davalının bayiiyle dava konusu yeri de kapsar şekilde bina yapmak üzere anlaştıkları görülmektedir. Şuf'alı payın ilişkin olduğu taşınmaz, paydaşlarca özel olarak taksim edilip belirli bir kısmı kullanırken bunlardan birinin kendi payına tekabül eden payı üçüncü şahsa satarsa, pay satışı şeklinde yapılan işlem nedeniyle şufa hakkının kullanılması yukarıda açıklandığı gibi objektif iyiniyet kurallarıyla bağdaşmaz. Bu nedenle davalıdan taksim hususundaki delilleri sorulması, icabında mahallinde keşif yapılarak davalının bayii ile diğer paydaş arasında özel bir taksim yapılıp yapılmadığının ve bu taksim sonucu belirlenen yerlere bina inşa edilip edilmediğinin tesbiti ve varılacak sonuç dairesinde karar vermek gerekirken bina inşa edilip edilmediğinin tesbiti ve varılacak sonuç dairesinde karar vermek gerekirken eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olduğundan hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan sebeplerle temyiz itirazlarının kabulü ile H.U.M.K.4nun 428. maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, 12.11.1987 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.