 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
6. Hukuk Dairesi
E: 1987/7798
K: 1987/10704
T: 03.11.1987
DAVA : Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan vakıf davasına dair karar davalılar tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Dava, vakfın tevliyetine müstehik bulunduğunun tesbiti isteminden ibarettir. Mahkeme davayı kabul etmiş, hüküm iki davalı vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
Tevliyetin tevcihi Vakıflar Yasasının 19 ve Tüzüğünün 17. ve sonraki maddeleri gereğince vakıflar idaresine aittir. Mahkemece tevliyete müstehiklik iddiası sabit olursa tevliyete müstehik evlattan bulunduğunu sübutuna karar verilmekle yetinilmelidir. Tevliyetin davacıya tevdiine şeklinde verilen karar yerinde değildir.
Vakfın evladından birinin tevliyete müstahik olduğuna dair almış oluduğu ilam, tevliyetin tevchi için kafi bir belge değildir. Bu yolda ilam almış olan evladın Tüzük hükümlerinne göre şartları haiz bulunması ve Vakıflar genel Müdürlüğü tevcih Komisyonunca yapılan sınavı kazanması gerekir. Sınavı kazanamadığı veya Tüzüğün öngördüğü şartları haiz olmadığı nedeniyle tevcihin yapılmadığı anlaşılırsa mütevelliğin boş olduğunun kabulü gerekir. Bu halde tevliyet davasına bakılması icapeder.
Tevliyette vakıfname hükümlerinin esas alınması zorunludur. Tevliyete müstehik olduğunun sübutunu isteyenin vakfedenle bağlantısını ispat etmesi gerekir. Bu bağlantı her türlü belge ve şahitle kanıtlanabilir. Aynı batında birden fazla tevliyete müstehik kimselerin birbiri lehine feragatları da geçerlidir.
Vakıf mazburiyeye alınmış, buna ilişkin karar idari yoldan iptal edilmeyerek kesinleşmişse bu vakfa mütevelli tayini mümkün değildir.
Olayımızda: Davacı vekili, Sokulu Mahmet Paşa'nın 1581 tarihli vakfiyesine göre tevliyete müstehik bulunduğunu ve davalı mütevellinin, müteveliliğinin iptaline karar verilmesini istemiştir. Davalılar vakfın gereği gibi idare edildiğini, azil için bir neden bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir. Mahkeme ve davalı mütevellinin azline ve mütevelliğin davacıya tevcihine karar verilmiştir. Yukarıda açıklandığı gibi mahkeme sadece davacının tevliyete müstehik olduğunun tesbitine karar verilebilir. Tevcih şeklinin değiştirilmesi mümkün değildir. Bu husus vakıflar idaresine mevdu bir görevdir. Bu husus nazara alınmadan yazılı şekilde hüküm tesisi, usul ve yasaya aykırı olduğundan hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan sebeplerle temyiz itirazlarının kabulü ile HUMK.'nun 428. maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA,(...) 3.11.1987 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.