 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
6. Hukuk Dairesi
E: 1987/6967
K: 1987/9327
T: 05.10.1987
DAVA : Dava, konut ihtiyacı nedeniyle kiralananın tahliyesine ilişkindir. Mahkemece red kararı verilmiş hükmü davacı vekili temyiz etmiştir.
6570 sayılı yasanın 7/b, c, ç maddelerine dayanan tahliye davasının anılan yasa maddeleriyle İc. İf. Kanununun 272. maddesinin kıyasen uygulanması veya yerleşmiş içtihatlar uyarınca kira aktinin hitamını takip eden 1 ay içinde açılması gerekir. Daha önce veya bir aylık dava açma süresi içinde tahliye iradesi kiracıya bildirilmişse bu irade açıklaması süreyi koruyacağından bu bildirimi takip eden dönemin sonuna kadar dava açma hakkı saklı tutulmuş sayılır. Bu gibi durumlarda akdin başlangıcı olan ayın kirasının ihtirazı kayıtla alınıp alınmaması önemli değildir. Bu cihet kamu düzenine ilişkin olduğu için davalı tarafça ileri sürülme şartı aranmaksızın mahkemece kendiliğinden nazara alınması gerekir.
Davanın süresinde açılıp açılmadığının tesbiti için öncelikle aktin başının süresinin böylece sona eriş tarihinin bilinmesi icabeder. Davacının bu tarihleri bildirilmesi gerekir. Davalı karşı çıkarsa bu cihetin bir hadise olarak çözümlenmesi, bu konuda tanık dahil taraf delillerinin toplanması gerekir.
Olayımızda: Gerek davacı gerekse davalı akdin 1 yıllık olduğunda ittifak etmişlerdir. Ancak başlangıcı konusunda farklı beyanda bulunmuşlardır. Davacı sözlü aktin başının 10.2.1972 olduğunu, davalı ise 1.1.1972 olduğunu beyan etmiştir. Bu durumda başlangıca ilişkin tanık dahil taraf delillerinin toplanması, yine davacının dava ikamesinden önce sözlü olarak tahliye iradesine davalıya bildirdiğine dair tanıkları varsa onlarında beyanının alınması böylece davanın süresinde açılıp açılmadığının saptanması gerekir. Şayet dava süresinde açılmamışsa bu yüzden reddedilmesi, süresinde ise davanın esası üzerinde durulması icabeder. Esas incelenirken yazlık konutun daimi ikametgahın bir uzantısı olduğunun gözönünde tutulması gerekir. Bu bakımdan yazlık ihtiyaç daimi konut ihtiyacının devamını teşkil eder. Davalı senelerden beri kiralananı yazlık olarak kullandığına, kışları şehirde ikamet ettiğine göre kiralananın yazlık vasfını haiz yer olduğu anlaşılmaktadır. Davacınında davalı gibi kiralananı yazlık olarak kullanma ihtiyacını tabii karşılamak gerekir. Davacının yurt dışında olması, ailesinin Ankara'da ikameti davaya etkili değildir. Zira yazları İstanbul'a gelerek kiralananı yazlık olarak kullanmaları mümkündür. Dava süresinde açılmışsa davanın kabulü gerekir.
Bu hususlar üzerinde durulmadan eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olmakla hükmün bozulması icabetmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile HUMK'nun 428. maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA 5.10.1987 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.