 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
6. Hukuk Dairesi
E: 1987/6964
K: 1987/11186
T: 10.11.1987
DAVA : Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan vakıf davasına dair karar davalı tarafındann süresi içinde temyiz edilmiş olmakla gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan vakıf davasına dair kararın Dairemizin 16.4.1985 tarih ve 3771 - 4984 sayılı ilanı ile bozulmmasına karar verilmiştir. Bu karara tashih talebinin de reddi üzerine mahkemece uyalarak verilen davanın reddine dair karar Vakıflar Genel Müdürlüğü vekilince temyiz edilmesi üzerine dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Dava, teftiş ve denetleme payı olarak 101,314 liranın tahsili istemine ilişkindir. Mahkeme davayı reddetmiş, hükmü davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir.
Davacı Vakıflar Genel Müdürlüğü davalı vakfın 180 yılı teftiş ve denetleme masraflarına katılma payı 101,314 liranın yasal faizi ile birlikte tahisili isteğiyle iş bu davayı açmıştır. Davalı vakıf vekili, müvekkili Vakfın T.M.K.'nun neşrinden evvel kurulduğunu, 7/17706 sayılı Bakanlar Kurulu Kararnamesinde teftiş ve denetleme masraflarına katılma payının bu gibi vakıflar için sıfıra indirildiğini bu bakımdan davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Bütün sorun davalı vakıftan teftiş ve denetleme masrafına katılması payı alınıp alınmıyacağı hususunda toplanmaktadır. Davalı vakfın M.K.'nun yürürlüğe girmesinden önce kurulmuş Cemaat Vakfı olduğu ihtilafsızdır. 19.6.1979 gün ve 7/17706 sayılı Bakanlar Kurulu karanamesi ile Türkiye'deki vakıfların, Vakıflar Genel Müdürlüğüne ödeyecekleri teftiş ve denetleme masrafına katılma paylarının belirlenebileceği öngörülmüş, ayrı bir kararla da Türk Medeni Kanununun yürürlüğe girmesinden önce kurulan vakıflar için Vakıflar Genel Müdürlüğünü teftiş ve denetleme yetkisi saklı kalmak koşulu ile teftiş ve denetleme payı yüzde sıfır olarak belirlenmiştir. Bakanlar Kurulunun bu kararı 28.7.1979 günlü Resmi Gazete'de yayını ile yürürlüğe girmiştir. Ayrım yapmaksızın M.K.'dan önce kurulan tüm vakıflar, karar kapsamına alınmıştır. 24.3.1981 tarihinde yayımı ile yürürlüğe giren 2437 sayılı kanunun 2. maddesinde cemaat vakıflarının Vakıflar Genel Müdürlüğüne ödeyecekleri teftiş ve denetleme masraflarına katılma payının Genel bütçeden karşılanmasına Bakanlar Kurulunca karar verilebileceği, geçici maddede Bakanlar Kurulunca teftiş ve denetleme masrafının alınmasına karar verilen vakıflar için ödenmemiş borçlarının da tahsil edilmeyeceği hüküm altına alınmıştır. Bakanlar Kurulu 3.7.1981 gün ve 3281 sayılı kararla devletlerarası karşılıklılık ilkesine dayalı olarak teftiş ve denetleme masrafına katılma payı alınmayacak vakıfları liste halinde belirlemiştir. Bu durumda 28.7.1979 günlü Resmi Gazetey'le yayınlanan 19.6.1979 gün ve 7/17706 sayılı karanamenin eki olan Bakanlar Kurulu kararı yürürlükten kaldırılmıştır. Onun yerini 2437 sayılı yasa ve ona dayanılarak çıkarılan 3.7.1981 gün ve 3281 sayılı Bakanlar Kurulu kararı alınmıştır. Anılan bu yasa Bakanlar Kurulu kararı uyarınca bütün cemaat vakıfları teftiş ve dentleme masrafına katılması payından muaf kabul edilemez. Bu muafiyet sadece Bakanlar Kurulu kararını elde edemediği içn birbirine çelişkili kararlar vermiş, ancak bu kararı temin ettikten sonra açıklanan sonuca varmıştır. Davacı vakfın Bakanlar Kurulu kararının eki listede ismi olmadığı için teftiş ve denetleme masrafına katılmak zorundadır. Her ne kadar Dairemiz 16.4.1985 sayılı ilamında, davalı vakıftan teftiş ve denetleme payı alınamıyacağı, bu nedenle davanın reddi gerekeceğinden bahisle kararı bozmuş, mahkemece bozmaya uyularak dava rededilmişse de, yukarıda açıklandığı gibi bozmanın maddi hataya müstenit olması, taraflar lehine kazanılmış hak doğurmaz, maddi hatadan her zaman geri dönülmesi mümkündür.
Bu itibarla belirtilen esaslara göre işin esası incelenip gerekirse bilirkişi tetkikatı da yaptırılarak davalı vakfın bahsedilen yıllara ilişkin teftiş ve denetleme masrafından borcu olup olmadığının, varsa miktarının saptanması ile bunun tahisilen karar vermek gerekirken yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğundan hükmün bozulması icabetmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile H.U.M.K.'nun 428. madesi uyarınca hükmün BOZULMASINA 10.11.1987 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.