 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
6. Hukuk Dairesi
E: 1987/13801
K: 1988/1375
T: 03.02.1988
DAVA : Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan tahliye davasına dair karar davacı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla gereği görüşülüp düşünüldü :
KARAR : Dava, işyeri ihtiyacı nedeniyle kiralananın tahliyesi isteğine ilişkindir. Mahkeme davayı red etmiş hükmü davacı vekili temyiz etmiştir. İşyerine ilişkin tahliye davalarında ihtiyaçlının kirada olması halinde ihtiyacın kabulü için ihtiyaçlının ya tahliye tehdidi altında bulunması veya kiralananın yapılacak iş için daha üstün nitelikte, hiç olmazsa çalışılan yerle eşdeğer vasıfta bulunması gerekir. Eşdeğerlik halinde mülkiyet hakkının üstünlüğü nazara alınarak aynı işin kiralananda yapılmasında ihtiyaçlının tercihi esas alınır. Tehdit ve üstünlük koşullarından birinin varlığı ihtiyacın kabulü için yeterlidir. İkisinin bir arada bulunması gerekmez. Tahliye tehdidinin varlığı ileri sürülmemişse mahkemece bu cihet re'sen araştırılamaz. Çünkü mahkemenin, ileri sürülmeyen bir husus hakkında inceleme yapması mümkün değildir. Ancak açıkça kiralananın üstün vasıfta olduğu belirtilmese dahi ihtiyaç iddiasının içinde bu isteğin varlığını kabul etmek gerekir. üstünlük vasfı uzman bilirkişi aracılığı ile halen ihtiyaçlının çalıştığı yer ile kiralananda keşif yapılarak yapılacak iş yönünden her iki işlerinin kıyaslaması suretiyle saptanır.
Olayımızda: Davacı kirada eczacılık yaptığını, tahliye tehdidi altında bulunduğunu, kiralananın halen kirada faaliyet gösterilen yere nazaran üstün olduğunu iddia ile taşınmazın tahliyesini istemiştir. Davalı ihtiyaç iddiasının samimi olmadığını, asıl amacın kira parasının arttırılmasından kaynaklandığını, daha önce açılan davanın derdest bulunduğunu, yersiz açılan davanın reddini savunmuştur. Mahkeme davacının tahliye tehdidi altında bulunmadığından bahisle davayı red etmiştir. Daha önce davacı tarafından 6570 sayılı yasanın 7/d maddesindeki sürelerden yararlanarak açılan dava süre yönünden red edilmiş olduğundan bu dava için kesin hüküm teşkil etmiyeceği gibi, derdest bir davanın mevcut olduğu da kabul edilemez. Bu nedenle iktisaptan itibaren 6 ayın sonunda açılan bu dava süresindedir. Mahkeme de bu olguyu kabul etmiştir. Davacı tahliye tehdidi altında olduğunu iddia etmişse de bu iddiasını kanıtlayamadığından mahkemenin bu yönden davayı red etmesi doğrudur. Ancak yukarıda belirtilen esaslar çerçevesinde kiralanan ile davacının halen kirada faaliyet gösterdiği yerde mukayeseli keşif yapılmadan noksan tahkikatla yazılı şekilde hüküm verilmesi usul ve kanuna aykırı olduğundan hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile HUMK.'nun 428 inci maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, 3.2.1988 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.