 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
4. Hukuk Dairesi
E: 1987/8994
K: 1988/1442
T: 16.02.1988
DAVA : Taraflar arasındaki trafik kazasından doğan tazminat davası üzerine yapılan yargılama sonunda, ilamda yazılı nedenlerden dolayı toplam 710.000 lira maddi ve manevi tazminatın dava tarihi olan 13.10.1986 tarihinden itibaren yıllık % 30 faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, fazla istemin reddine ilişkin hükmün süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşuldu :
KARAR : Borçlar Kanununun 47 nci maddesi hükmüne göre hakimin, özel halleri gözönünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Bu para tutarı aslında ne tazminat, ne de cezadır. Çünkü mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını amaç edinmediği gibi kusurlu olana yalnız hukukun ihlalinden dolayı yapılan bir kötülük de değildir. Aksine olarak zarara uğrayanda bir huzur duygusu doğurmaktadır. Aynı zamanda ruhi ıstırabın dindirilmesini amaç edindiğinden tazminata benzer bir fonksiyonu da vardır. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktarı mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine uluşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.6.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararının gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. bunlar her olaya nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Davaya konu olan bu işte davalının kullandığı araç 1.12.1984 günü davacıya çarşarak yaralanmasına sebebiyet vermiştir. Olayda kusurun tamamı davalıdadır. Hemen hastaneye kaldırılan davacı 18.12.1984 de taburcu edilmişse de daha sonra birkaç defa hastanede yatarak tedavi görmüştür. 5.7.1985 tarihinde 90 gün iş ve gücünden kaldığına ve 6 ayda iyileşeceğine dair kati rapor verilmiş olmasına rağmen 15.7.1985 tarihinde aynı teşhisten hastanede yattığı ve aldığı yara nedeni ile uzun süre tedavi altında kaldığı anlaşılmaktadır.
Diğer yandan tarafların mali ve sosyal durumlarını tesbit için yapılan araştırma sonucuna göre davacı düşük aylıklı devlet memurudur ve başka gecim kaynağı yoktur. Davalının ise bir mobilya dükkanında satış yetkilisi olup 90.000 lira aylık aldığı 80.000 lira kira ödediği belirlenmiş ise de hüküm giydiği cezasının infazı sırasında 647 sayılı kanunun 8 inci maddesinin üçüncü fıkrasından yararlanmak için vekili tarafından verilen dilekçede Genel Çelik Madeni Eşya sanayi Genel Müdürü olduğundan, ihracat bağlantıları bulunduğundan ve akreditiflerinin çözülmekte olduğundan bahsedilmektedir. Böylece davalının büyük tacir olduğu anlaşılmaktadır. bu veriler karşısında mahkemece talep olunan miktarın tamamının olayın özel hal ve şartlarına uygun düştüğü gözetilmeden 500.000 lira olarak çok az bir manevi tazminata hükmedilmiş olması hakkaniyete uygun düşmemiştir.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZULMASINA, 16.2.1988 gününde oybirliğiyle karar verildi.