 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
4. Hukuk Dairesi
E: 1987/8935
K: 1988/1391
T: 15.02.1988
DAVA : Taraflar arasındaki trafik kazasından doğma tazminat davası üzerine yapılan yargılama sonunda; ilamda yazılı nedenlerden dolayı toplam 754.399.80 lira maddi ve manevi tazminatın olay tarihi olan 28.4.1982 tarihinden 19.12.1984 tarihine kadar % 5; 19.12.1984 tarihinden hüküm tarihi olan 5.12.1986 tarihine kadar da % 30 yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara ödenmesine, fazla isteğin reddine ilişkin hükmün süresi içinde davacılar avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşuldu :
KARAR : 1 - Dava trafik kazasından doğma tazminat isteğine ilişkindir. Davalı (Ç.) A.Ş.'ye ait olup diğer davalının kullandığı araç davacıların yakını olan (L.)'e 28.4.1982 tarihinde çarparak ölümüne sebebiyet vermiştir. Mahkemece bilirkişi (Ş.İ.)'in 18.6.1986 günlü raporuna dayanılarak davacılar ana ve baba yararına, destekten yoksun kalma tazminatna hükmedilmiştir. Ancak alınan raporda bu tazminat (L.)'in askere gitmeden önce 1979 yılındaki kazancı esas alınmak ve bu miktar % 5 oranında artırılmak suretiyle hesaplanmıştır. Böylece sözü edilen artırım ihtimale dayanmaktadır. Oysa hüküm tarihine en yakın olan rapor tarihine kadar gelirdeki artışların gerçek miktarı belli olduğundan rapor tarihinden öncesi için ihtimale dayanan bir hesap yapılamaz. Ayrıca bundan sonrası için de ihtimal hesabı gerçek değer temel alınarak yapılmalıdır. O halde belirtilen esasa aykırı olan bir hesaba müsteniden destekten yoksun kalma tazminatına hükmedilmiş olması bozmayı gerektirir.
2 - Borçlar Kanununun 47 nci maddesi hükmüne göre hakimin özel halleri gözönünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. bu para tutarı aslında ne tazminat ne de cezadır. Çünkü mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını amaç edinmediği gibi kusurlu olana yalnız hukukun ihlalinden dolayı yapılan bir kötülük de değildir. Aksine olarak zarara uğrayanda bir huzur duygusu doğurmaktır. Aynı zamanda ruhi ıstırabın dindirilmesini amaç edindiğinden tazminata benzer bir fonksiyonu da vardır. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktarı mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine uluşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.6.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
İnceleme konusu olan bu işte davacıların askerlik çağında bulunan yakınları, 6/8 kusurlu davalıların sorumlu tutuldukları miktardan çok azdır. Daha üst düzeyde ve adalete uygun manevi tazminata hükmedilmek üzere kararın manevi tazminata ilişkin bölümü de bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın gösterilen nedenle BOZULMASINA, 15.2.1988 gününde oybirliğiyle karar verildi.