 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
4. Hukuk Dairesi
E: 1987/8449
K: 1988/1573
T: 18.02.1988
DAVA : Taraflar arasındaki tazminat davası üzerine yapılan yargılama sonunda, ilamda yazılı nedenlerden dolayı 500.000 lira manevi tazminatın davalı (İ.D.)'dan alınarak davacılara ödenmesine, fazla manevi tazminat isteği ile davalı (M.D.) hakkındaki manevi tazminat isteminin ve maddi tazminata dair istemin reddine ilişkin hükmün süresi içinde davacılar avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşuldu: KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir yolsuzluk görülmemesine göre aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2 - Şahsi menfaatleri ihlal edilen kimseye ihlalin ve kusurun özel ağırlığının haklı kılması halinde hakimin manevi tazminat olarak verilmesine hükmedeceği para miktarının belirlenmesinde hakkaniyet gözetilmelidir. Çünkü kanunun takdir hakkı verdiği hususlarda hakimin hak ve nısfetle hüküm vereceği Medeni Kanunun 4 üncü maddesinde buyurulmuştur. Ödettirilecek para miktarı ise aslında ne tazminat ne de cezadır. Çünkü mamelek hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını amaç edilmediği gibi kusurlu olana yalnız hukukun ihlalinden dolayı yapılan bir kötülük de değildir; aksine olarak zarara uğrayanda bir huzur duygusunu doğurmaktır. Aynı zamanda ruhi ıstırabın dindirilmesini amaç edindiğinden tazminata benzer bir fonkisoyunu da vardır. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar. Mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine uluşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. Miktarın belirlenmesinde ise her olaya göre değişebilecek özel hal ve şartlar bulunacağı kuşkusuzdur. O halde hekim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Davaya konu olan işte davalı (İ.D.) henüz ergin bulunmayan davacı (N.K.) ile cinsel ilişkide bulunmak üzere genel adaba aykırı bir suç işlemiştir. Her ne kadar bu eylemde davacının rızası varsa da bu rızanın adı geçen davalının evlenme vaadine dayandığı anlaşılmaktadır. Nitekim kendisinin nikah kıyılacakmışcasına bir resmi daireye götürüldüğü belirmektedir. Öte yandan davacının kız çıkmadığı da gerçeğe aykırı olarak çevreye duyurulmuştur. Bütün bu yönler ile diğer özel hal ve şartlar gözönünde tutulduğunda manevi tazminat olarak hüküm altına alınan miktar adalete uygun düşmemiştir. Talep olunan 1.000.000 lira belirtilen özel hal ve şartlara göre ılımlı olduğundan bu miktar üzerinden hükmedilmek üzere temyiz olunan kararın manevi tazminata ilişkin bölümü bozulmalıdır.
3 - Davaya altın dışında listesi verilmiş bulunan çeviz eşyası da konu edilmiştir. Ancak mahkemece altın eşya mahiyeti itibariyle kolaylıkla saklanabilecek ve rahatlıkla alınıp götürülebilecek nitelikte olması nedeniyle bunların götürülmediğinin ispat külfeti davacı tarafa düşüğünden ve bu yön davacı tarafça ispat edilmeyeceğinden bahisle onlar hakkındaki isteğin reddine karar verilmiş ise de altın dışında kalan çeyiz eşyası hakkında bir hüküm kurulmamıştır. O halde belirtilen yönün eksik bırakılmış olması da usule aykırı olup bozmayı gerektirir.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın 2 ve 3 üncü bentlerde gösterilen nedenlerle BOZULMASINA, 18.2.1988 gününde oybirliğiyle karar verildi.