 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
4. Hukuk Dairesi
E: 1987/8372
K: 1988/299
T: 18.01.1988
DAVA : (S.S.) adına avukat (F.O.) ve avukat (K.D.) ile (E.A.) adına avukat (V.K.) aralarındaki dava hakkında Foça Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 13.6.1986 gün ve 1985/26-1986/159 sayılı hükmün Dairenin 19.2.1987 gün ve 1987/366-1022 sayılı kararı ile onanmasına karar verilmişti. Süresi içinde davalı avukatı tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla dosya incelendi, gereği konuşuldu :
KARAR : 1 - Temyiz ilamında bildirilen gerektirici nedenler karşısında Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun değişik 440 ıncı maddesinde sayılan nedenlerden hiçbirine uygun olmayan aşağıda gösterilen bent dışında kalan karar düzeltme isteğinin reddi gerekir.
2 - Davacı arılarının ölmesinden ve iki yıllık emeğinin yok olmasından dolayı büyük üzüntü duyduğunu ileri sürerek manevi tazminat da istemiştir. Borçlar kanununun 49 uncu maddesi gereğince kişisel çıkarları haleldar olan kimse, kusur vukuunda zarar ve ziyan ve kusurun özel ağırlığı icap ettiği surette manevi zarar isteyebilir. Böyle bir kimseye bir miktar para ödenmesi ruhsal acılarını kısmen de olsa giderme amacını güder. Türk Medeni Kanununun 24 üncü maddesinde belirtilen esas kurala göre kişisel çıkarları haksız tecavüze uğrayan kimse ancak yasanın gösterdiği hallerde manevi tazminat isteyebilir. Borçlar Kanununun 49 uncu maddesi de Türk Medeni Kanununun 24 üncü maddesini doğrulamaktadır. "Kişisel hakların halele uğraması" sözleriyle kişinin kişiliğine ilişkin olan hakları, diğer deyimle "kişisel varlığı" amaçlanmıştır. Kişisel hakları, kişinin kendi hür ve bağımsız varlığının bütünlüğünü sağlar. Bu hak insanın doğumu ile kazanılan kişiliğe bağlı olan bir haktır. Hayat, beden ve ruh tamlığı: vicdan,din, düşünce ve ekonomik çalışma özgürlüğü, şeref, haysiyet ve itibar, ün, ad, sır ve resim hep kişisel varlıklardır. Şu halde Borçlar Kanununun 49 uncu maddesi hükmünce manevi tazminata hükmedilebilmesi için kişisel yararların haleldar olması ön şart olarak aranmakta ve mal varlığına ilişkin zarar halini kapsamamaktadır. Diğer deyimle müceeret mala karşı zarar ike edilmiş olması manevi tazminat istenmesine imkan vermemektedir. Gerçi mal varlığına yönelen bir eylem az veya çok, kişiyi manevi bir üzüntüye düşürebilir. Fakat böyle bir üzüntü Borçlar kanununun 49 ve Türk Medeni Kanununun 24 üncü maddesinde korunan kişisel hakların ihlalinden doğan bir elem niteliğinde değildir. Davalının bu yöne ilişkin karar düzeltme isteği HUMK.'nun 449 uncu maddesine uygun bulunduğundan aynı kanunun 442 nci maddeleri uyarınca onama kararı sadece bu yönden kaldırılmalı ve temyiz olunan karar manevi tazminat isteğinin reddine karar verilmek üzere bozulmalıdır.
SONUÇ : Karar düzeltme isteğinin 2 nci bentte gösterilen nedenlerle kabulüne ve onama kararının bu yöne ilişkin bölümünün kaldırılarak manevi tazminat yönünden hükmün BOZULMASINA, 18.1.1988 gününde oybirliğiyle karar verildi.