 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
4. Hukuk Dairesi
E: 1987/8252
K: 1988/719
T: 25.01.1988
DAVA : Taraflar arasındaki tesbit davası üzerine yapılan yargılama sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne ilişkin hükmün süresi içinde davallardan Milli Eğitim Gençlik ve Spor Bakanlığı adına Hazine avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşuldu : KARAR : Dava, tesbit isteminden ibarettir. Milli Eğitim Bakanlığına husumet yönelten davacı, anasına bakmakta olduğuna ve ona bakacak başka kimsenin bulunmadığının tesbitini istemiştir.
Tesbit davaları bir hukuki ilişkinin (münasebetin) var olup olmadığının tesbitine ilişkin davalardır. Bazı özel kanun hükümlerinde tesbit davaları öngörülmüş olmasına rağmen, HUMK.'nunda tesbit davası açıkça düzenlenmiş değildir. Ancak, gerek doktrinde ve gerekse uygulamada bu dava türünün geçerli olduğu konusunda tam bir görüş birliği vardır.
Ne var ki, her tesbit davası bir eda davasının öncüsü bulunduğundan mahkemelerin görevlerine ilişkin kuralların tesbit davaları için de uygulanması zorunludur. (Prof. Dr. Baki KURU, Hukuk Muhakemeleri Usulü, 4. Baskı 1979 - Cilt 1. Sayfa 215). Daha açık bir deyimle, eda davası hangi mahkemede açılabilecekse tesbit davasının da o mahkemede görülmesi gerekir. Şüphe yok ki, eda davasının açılabileceği hallerde tesbit davasının görülmesine hukuki yarar açısından olanak bulunmamaktadır. Genelde tesbit davaları, muhtemel bir eda davasını düşünerek o davanın temelini ya da dava şartını oluşturacak bir hukuki ilişkinin önceden tesbitini amaçlar. Böylece belki de gerekli olmayacak bir eda davasının başta ekonomik, çeşitli yükümlülüklerinden ilgililer kendilerini korumuş olurlar.
Davaya konu olan işte davacının amacı memuriyet yerini kendi aile yükümlülüğüne göre düzenlemektir. İdareyi de taraf olarak gösterdiği bu davada elde edeceği hükümle belirtilen amacını gerçekleştirmeyi düşünmektedir. Bu istemini idarenin reddetmesi halinde olumsuz tasarrufun iptali için adli yargı yerinde dava açması mümkün bulunmadığına göre öncü durumundaki işbu tesbit davasının adli yargıda görülmesi mümkün değildir. Gerçekten adalet mahkemelerinin idareyi bağlayıcı veya bir işleme zorlayıcı karar vermeleri söz konusu olamaz. Bu nedenle davalı Bakanlık yönünden görevsizlik kararı verilmesi gerekirken bu yönün düşünülmemesi bozma nedenidir.
SONUÇ :Temyiz olunan kararın gösterilen nedenle davalı idare yararına BOZULMASINA, 25.1.1988 gününde oybirliğiyle karar verildi.