 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
4. Hukuk Dairesi
E: 1987/8070
K: 1987/7381
T: 12.10.1987
DAVA : İçişleri Bakanlığı adına Hazine avukatı (S.E.) ile (S.C.) adına avukat (T.K.) aralarındaki dava hakkında Çanakkale Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen hükmün Dairenin 11.5.1987 gün ve 1987/2157 - 3674 sayılı kararı ile onanmasına karar verilmiştir. Süresi içinde davacı İçişleri Bakanlığı adına Hazine Avukatı tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla dosya incelendi, gereği konuşuldu :
KARAR : Dava, haksız eylemden doğan ve İdarece karşılanmış olan zararın rücuan tazmini istemine ilişkindir. Mahkemece, davalı (S.C.) ile davaları yetkisizlik nedeniyle tefrik edilmiş bulunan (İ.K.) ve (Z.G.)'in, sanık sıfatıyle yargılandıkları Ardahan Ağır Ceza Mahkemesinde, "tedbirsizlik ve dikkatsizlik sonucu ölüme sebebiyet verme hallerinde T.C.K.'nun 463 üncü maddesinin uygulanacağı gerekçesiyle beraat ettikleri ve esasen ölümü meydana getiren kurşunun davalıya ait browning marka tabancadan değil, MP-5 marka bir tabancadan çıktığı Adli Tıp raporuyla belirlendiği" nedenine dayanılarak istemin reddi cihetine gidilmiştir.
Her şeyden önce, 19.1.1981 tarihli otopsi tutanağı ile ceza mahkemesi dosyasındaki Adli Tıp raporları birlikte incelendiğinde görüleceği üzere, müteveffanın boynuna isabet eden ve beyin harabiyeti nedeniyle ölüme neden olan kurşun çekirdeği burun nahiyesini delip çıkmıştır. Olay yerinde bulunan ve Adli Tıpça incelemeye tabi tutulan deforme mermi çekirdeği ve mermi gömlek parçası üzerinde de kan izine rastlanmamıştır. Daha açık bir anlatımla, MP-5 markalı tabancadan atıldığı belirlenen merminin, ölümü meydana getiren mermi olduğu hususu hiç bir şekilde kesinlik kazanmamıştır. Kaldı ki, karara dayanak yapılan Adli Tıp raporu bu doğrultuda olsa idi, ceza mahkemesi beraat kararını hiç kuşkusuz ceza hukuku kurallarına göre T.C.K.'nun 463 üncü maddesinin uygulanamayacağı gerekçesine değil, ölümün davalıya ait brownink marka tabancadan çıkan kurşunla meydana gelmediği gerekçesine dayandırdı. Ceza Mahkemesinin, davalının beraatine ilişkin kararına gelince; sözü edilen mahkeme, davalı ve iki polis memuru arkadaşının, kaçan şüpheli bir şahsı durdurmak amacıyla hep birlikte ve müteaddit el ateş ettikleri ve çıkan mermilerden birinin müteveffaya isabet etmesi sonucu adı geçen asli faili gayri muayyen şekilde tedbirsizlik ve dikkatsizlikle ölümüne sebebiyet verdikleri olgusunu benimsemiş ve fakat türü eylemlerde T.C.K.'nun 463 üncü maddesinin uygulanamayacağı gerekçesiyle davayı beraatle sonuçlandırmıştır. Gerek öğretide gerekse Yargıtay uygulamasında, birden fazla kimsenin ortaklaşa bir tertip vücuda getirmeleri ve zararlı sonucun böyle bir tertip içinde vukubulan faaliyetlerden birisiyle gerçekleşmesi halinde, sonucu meydana getiren eylemin kimin tarafından işlendiği anlaşılmasa dahi, tertibe dahil olanlardan her birin müteselsil (B.K. md. 50) sorumluluğu kural olarak benimsenmiştir (Tekinay, Borçlar Hukuku 1985/sh. 768; Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 19.9.1977 T. 7150/8449 S. 14.1.1982 T. 12393/393 s.K.). Ceza mahkemesinde, sırf ceza hukuku kuralı gereği olarak T.C.K.'nun 463 üncü maddesinin uygulanamamış olması keyfiyetinin, bir tertip içinde hareket eden eylemcilerin borçlar hukuku çerçevesinde oluşan sorumluluklarını ve tazmin yükümlülüklerini ortadan kaldırmayacağından ve böyle bir nedene dayanan beraat kararının hukuk hakimini bağlamayacağından ka kuşku bulunmamaktadır. Açıklanan bu hususlar dikkate alınmadan oluşan ve dosya kapsamına ters düşen bazı düşünce ve diğerlendirmelerle davanın reddi cihetine gidilmesinde isabet görülmemiştir.
O halde, davacının karar düzeltme istemi kabul edilmeli ve temyiz olunan hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Davacının karar düzeltme isteminin Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 440, 442 nci maddeleri uyarınca kabulüne, Dairemizin 11.5.1987 gün ve 2157/3674 sayılı onama kararının kaldırılmasına ve hükmün yukarıda açıklanan gerekçelerle BOZULMASINA, 12.10.1987 gününde oybirliğiyle karar verildi.