 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
4. Hukuk Dairesi
E: 1987/8059
K: 1988/1614
T: 22.02.1988
DAVA : Taraflar arasındaki alacak davası sonunda 1.665.000 liranın faizi ile birlikte davalı Elektrik Gaz Otobüs İşletmesi Müessesesi Genel müdürlüğünden alınarak davacıya ödenmesine ve diğer davalılar hakkındaki isteğin reddine ilişkin Yargıtay'ca incelenmeksizin kesinleşmiş bulunan hakem kararının Yargıtay Cumhuriyet başsavcılığınca hakkındaki davanın reddine karar verilmiş bulunan davalılar yararına avukatlık ücreti takdir edilmemiş olmasının yanlışlığından bahis ile kanun yararına bozulmasının istenilmesi ve HUMK.'nun 427 nci maddesinin beşinci fıkrasındaki hükümlerden söz edilmiş bulunması karşısında 3533 sayılı kanuna göre verilen hükümlere karşı da Cumhuriyet Başsavcısının kanun yararına temyiz hakkı bulunduğu oyçokluğu ile kabul edildikten sonra dosya incelendi, gereği görüşüldü :
KARAR : Yargılama sırasında kendilerini avukat eliyle temsil ettirmiş bulunan ve haklarındaki davanın reddine karar verilmiş olan davalılar Maliye bakanlığı ile Devlet malzeme Ofisi Genel müdürlüğü yararına avukatlık ücreti takdir edilmemiş bulunması bozmayı gerektir.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle HUMK.'nun 427 nci maddesinin yedinci fıkrası uyarınca hukuki sonuçlarını kaldırmaması kaydıyla kanun yararına BOZULMASINA, 22.2.1988 gününde oybirliğiyle karar verildi.
KARŞI OY YAZISI (1)
Kesin olarak verilen hükümlerle niteliği bakımından yürürlükteki hukuka aykırı bir sonucu ifade eden ve Yargıtay'ca incelenmeksizin kesinleşmiş bulunan hükümlerin, Adalet Bakanlığının göstereceği lüzum üzerine Cumhuriyet Başsavcısı tarafından kanun yararına temyiz isteği, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun (Hükümlere Karşı Müracaat Tarikleri)'ne ilişkin üçüncü Bab'ın (Temyiz) başlıklı 1. Faslında yer alan 427. maddesinde düzenlenmiştir. Sözü edilen maddenin 2494 sayılı kanunla değişik birinci fıkrasında aynen (Mahkemelerden verilen nihai kararlara karşı temyiz yoluna başvurulabilir) denilmektedir. Bunun karşıt anlamı, mahkemelerden verilmeyen kararlara karşı temyiz yoluna başvurulamayacağıdır. Aynı maddenin altıncı fıkrasının baş tarafında da Yargıtay'ca incelenmeksizin kesinleşmiş bulunan hükümler deyimi ile birinci fıkrasında belirtilmiş bulunan (Mahkemeden verilen nihai kararlar) kastedilmiştir. Böylece bu fıkra hükmü dahi aynı düşünceyi doğrulamaktadır. Öte yandan kanun yararına temyiz müessesesi, sözü edilen maddenin altıncı, yedinci ve sekizinci fıkralarında yer almıştır. Daha önceki ikinci, üçüncü ve dördüncü fıkralarında ise miktar veya değeri belli bir tutarı geçmeyen taşınır mal ve alacak davalarına ilişkin hükümlerin kesin olduğu ve bazı özel hallerde bu kesinlik sınırının nasıl belirleneceği yazılıdır. O halde aleyhine kanun yararına bozma isteğiyle Yargıtay'a başvurulabilecek hükümler, mahkemelerden verilmiş, ancak miktar ve değeri itibariyle kesin olan veya miktar ve değeri itibariyle temyizi kabil olsa bile temyiz edilmeyerek kesinleşmiş bulunan nihai kararlar olması gerekir.
3533 sayılı Kanun incelenecek olursa bu kanun uyarınca uyuşmazlığı halledecek kişinin hakem sıfatıyla karar vereceği görülmektedir. Tarafların statülerine göre bu kişi hakim de olmayabilir. Şöyle ki; uyuşmazlık genel bütçeye dahil iki bakanlık arasında ise hakem sıfatıyla karar verecek kişi bakanlardan biri olacaktır. Özellikle bir bakanın hakem sıfatıyla da olsa vereceği kararı hüküm saymaya olanak yoktur. Öte yandan aynı kanunun 6. maddesinin birinci fıkrasında hakemler tarafından verilen kararların kesin olduğu yazılıdır. Bu kararlar aleyhine aynı fıkrada belirtildiği gibi hiç bir makam ve mahkemeye başvurulamaz. O halde böyle bir karara karşı mahkemeye hükümleri de engel bulunmaktadır. Anılan maddenin ikinci fıkrasında yüksek dereceli hukuk mahkemesi hakimi tarafından hakem sıfatıyla verilecek karara karşı aynı hakeme itiraz hakkı verilmiş olmasa da bu sonucu değiştirmez.
Bundan başka Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 427. maddesine bakacak olursak kanun yararına bozma isteğiyle Yargıtay'a başvurmanın da bir temyiz olduğu görülür. Özellikle maddeni altıncı fıkrasında (Kanun yararına teğmyiz olunur) sözcüklerinden bu anlam çıkmaktadır. Oysa yukarıda belirtildiği gibi 3533 sayılı Kanunda temyiz yolunda bahsedilmemiştir.
KARŞI OY YAZISI (2)
Kanun yararına temyiz isteme kurumu, 1928 yılında yürürlüğe giren Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununa özgüdür. Zorunlu Tahkime ilişkin 3533 sayılı Yasa ise 1938'de yürürlüğe konulmuştur. Şu duruma göre kanun yararına temyiz isteme kurumu, HUMK'nda belirlenen olaylar için söz konusudur. 3533 sayılı Yasada bir yollama durumunda da özdeş düşünceye varılabilir. Ne var ki, bu Yasa, ilk maddesiyle usulünü sınırladığı gibi beşinde maddesiyle hakemin yetkisi, yedinci maddesiyle de kararın yerine getirilmesi konusunda genel hükümlere yollama yapmakla yetinmiştir. 6. maddede bu kararlar "aleyhine hiçbir makam ve mahkemeye" başvurulamayacağı vurgulanmıştır. Öyle ki, aleyhine karar verilenin Adalet Bakanlığına başvurusu bile engellenmiştir.
3533 sayılı Yasanın kabulünden sonra HUMK'nda on iki kez değişiklik yapılmış ve hiçbirisinde de tahkimin, kanun yararına bozma isteğinin kapsamına girdiği yolunda belirli görülmediği gibi tersine anlatımlara yer verilmiştir. HUMK'nun 427. maddesinin altıncı fıkrasının son metni şöyledir: "Kesin olarak verilen hükümlerle niteliği bakımından yürürlükteki hukuka aykırı bir sonuç ifade eden ve Yargıtay'ca incelenmeksizin kesinleşmiş bulunan hükümler Adalet Bakanlığının göstereceği lüzum üzerine Cumhuriyet Başsavcısı tarafından kanun yararına temyiz olunur". Hüküm sözcüğünün yalnızca HUMK'nda sözü geçen yargı yerlerine özgülenmiş bulunduğu 10. Fasılda açıklanmıştır.
3533 Sayılı yasa, tahkime özgü olarak hüküm değil "karar" terimini kullanmıştır. Kaldı ki, bu kararlar her zaman kesin değildir. kimi zaman itiraz yolu açıktır. HUMK'nun kesin olarak verilen hükümden muradı, belli değerin altında kalmış olan uyuşmazlıklar nedeni ile temyiz yolunun kapalı oluşudur. Tahkim kararı için böyle bir sınırlamanın sonucu yoktur. Öte yandan Yargıtay'ca incelenmeksizin kesinleşmiş bulunan hükümler icçin kanun yararına bozma istenebilir. Bundan amaç Yargıtay incelemesine bağlı oolan bir kararın temyizinin istenmemesi ya da temyiz süresinin kaçırılması göibi durumlardır. Hakem kararı için temyiz yolu kapalı olduğuna göre bu seçenekten de yararlanılamayacaktır.
Kanun yararına bozmanın gereği, hükümlerde "yürürlükteki hukuka aykırı bir sonucu ifade eden" durumların sürdürülmesinin engellenmesidir. 3533 sayılı Yasanın ilk metnindeki (şimdi yürürlükte olmayan) üçüncü maddesiyle Yargıtay Daire Başkanlarının belli durumlarda hakem olacakları öngörülmüştür. Yalnız başına bu öngörüş bile hakem kararları için kanun yararına temyiz yoluna gidilmemesi için yeaterlidir. Bu bakımdan işin temelden incelenmesine geçilmemesi düşüncesindeyim.