 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Dördüncü Hukuk Dairesi
E: 1987/594
K: 1987/2132
T: 23.03.1987
DAVA : Taraflar arasındaki, altınların aynen tazmini davası üzerine yapılan yargılama sonunda, ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne bir adet 102.90 gram ağırlığında 2 metre uzunlukta 18 ayar altın zincir, 1 adet 300'lük kulplu Atatürk altını, 11 adet çeyrek altın, 2 adet Reşat Altın lira, bir adet çeyrek altın küpe, iki adet gül küpe altını, bir adet tuğra altın kolye, 1 adet maşallah, 1 adet beyaz taşlı altın yüzük, 1 adet mavi taşlı altın yüzük, bir adet altın top yüzük, iki adet 14 ayar altın zincir, iki adet künye kolye, bir adet pırlanta yüzük ki dosyadaki teslim ve tesellüm zabtında aynen yazılan ve (H.B.A.)'a 24.2.1986 tarihli zabıtla teslim edilen bu ziynet eşyalarının aynen davalıdan alınarak davacıya verilmesine ilişkin hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşuldu :
KARAR : 1- Dava dilekçesine ekli listede yazılı 14 parçadan ibaret altın eşyanın benzerlerinin (üçüncü şahıs) (H.Ö.) tarafından (15.2.1982 tarihinde) davacının evinden çalındığı ve kuyumcu olan davalıya satıldığı davalının da hırsızlık olduğunu bilerek bu eşyayı satın almaktan, T.C.K.'nun 512 nci maddesi hükmünce mahkum olduğu; ancak, davalının satın aldığı altın eşyayı satarak elden çıkardığı, zabıta tarafından davalının kuyumcu dükkanından zabtedilen altın eşyanın ise (davacının tazminat davası açmakta muhteriyeti kaydıyla) davalıya iade edildiği incelenen ceza dosyası münderecatıyla anlaşılmaktadır. Bu durumda davalı, aynen tazmini istenen dava konusu menkul eşyaya suiniyetle zilyet olan kimse durumundadır. Menkul bir mala suiniyetle zilyet olan kimsenin (davalının) eski zilyet tarafından (hak sahibi olan davacı tarafından) her zaman o malın istirdadı için takip edilebileceğine (Madeni Kanun md. 904), bu eşyayı elden çıkaran davalının ise davacının zararını tazminle mükellef bulunmasına (Medeni Kanun md. 908), dosyadaki yazılara, kararın dayandığı yasaya uygun gerektirici nedenlerle ve delillerin takdirinde bir yolsuzluk bulunmamasına göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan itirazlarının reddi gerekir. 2 - Gerçekten tazminat, zararı doğuran olaydan önceki durumun, imkan ölçüsünde tekrar sağlanması amacını güder ve en iyi tatmin yolunu da (aynen tazmin) şeklinde bulur. Borçlar Kanunu'nun 43 üncü maddesi, husule gelen zararın tazmini tarzını tayin etmeyi hakime bırakmaktadır; hakim, bu madde hükmünden yararlanarak, hal ve vaziyete göre misli bir şeyin benzerinin temini tarzında (aynen tazmine de) karar verebilir.
İnceleme konusu olayda davacı, dava dilekçesine ekli listede yazılı 14 parça altın eşyanın davalıdan aynen tazminini talep etmiş, mahkeme eşyanın tümünün emsalinin dışarıdan temin edilip edilemeyeceği yolunda bir inceleme yaptırmadan, istek doğrultusunda karar verimiştir. Oysa, dava konusu altın eşyaya ilişkin listede (eşyanın emsalinin dışarıdan teminin sağlayacak) bilgiler yeterli bulunmamaktadır. Örneğin, listenin 3 üncü sırasında yazılı miktarda çeyrek altının dışarıdan temini mümkün olmakla beraber, 8 inci sırada yazılı bir adet maşallah'ın dışardan teminini sağlayacak bilgiler (ayarı ve gramajı bakımından) yetersizdir. O halde, bu konuda yeterli araştırma yaptırılmadan verilen karar bozulmalıdır.
Mahkemece yapılacak iş; dava konusu altın eşyadan emsalinin dışarıdan temini mümkün olanlar ile olmayanların tesbit için bilirkişiye başvurmak; emsalinin dışarıdan temini mümkün olmayanları haksız eylem tarihindeki değerlerini bilirkişiye ayrıca tesbit ettirmek ve gerektiğinde Borçlar Kanunu'nun 42. maddesi de gözetilerek bu tür eşyanın ziyanından dolayı davacının zararını adalete tevfikan naki olarak tayin etmek; emsalinin dışarıdan temini mümkün olanlar için aynen ve olmayanlar için de nakten tazmine karar vermekten ibarettir.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın 2 no'lu bentte gösterilen nedenlerle BOZULMASINA, davalının öteki itirazlarının birinci bentteki nedenlerle reddine ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine, 23.3.1987 gününde oybirliğiyle karar verildi.