 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
4. Hukuk Dairesi
E: 1987/2360
K: 1987/2828
T: 16.04.1987
DAVA : Taraflar arasındaki tazminat davası üzerine yapılan yargılama sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı zararı meydana getiren hırsızlık fiilinde, davalının ilişkisi saptanamadığından davanın reddine ilişkin hükmün süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşuldu:
KARAR : Davacı, meyan kökü satma işi ile iştigal ettiğinden bu maksatla Torunlu köyünde müstahsilden satın aldığı meyan köklerini köy meydanı kenarında ve umumumum gözetiminde olarak yığdığından, kendisinin köyde oturmamasından yararlanan köy çocuklarınca çalınan meyan kökünün (aynı işle iştigal eden) davalıya satılmış olduğundan, davalının bu eyleminden dolayı "hırsızlık malı bilerek satın almak suçundan" ceza mahkemesince mahkum edildiğinden bahisle "-davalının çalıntı olduğunu bilerek satın aldığı kendine ait 3785 Kg. meyan kökü bedeli olarak 567.750.000 lira zarının faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini-" talep ve dava etmiş; mahkemece, davalının hırsızlık malı bilerek satın almaktan mahkum olduğu ve hırsızlığın çocukları azmettirmek gibi bir eyleminin bulunmadığı, çalınan meyan köklerini uygun fiyat bulamadığı için köy meydanına terk ettiği ve bilahare uygun fiyat bulunca sahiplendiği ve bu bakımdan çocukların eylemlerini hırsızlık olup olmadığının dahi kabili münakaşa olabileceği, davalının eylemi ile zararı arasında illiyet bulunmadığı gerekçesiyle dava reddedilmiştir.
Oysa davalı; davacının yığınından çalınan meyan köklerini (harsılandığını bilerek) satın almaktan kesinleşen ceza mahkemesi kararı ile (TCK.'nun 512. maddesi hükmünce) mahkum olduğuna göre, tazmini istenen dava konusu meyan köküne suiniyetle zilyet olan kimse durumundadır. Kaldı ki, ikaza rağmen davalının çocuklardan meyan kökü almayı sürdürdğü de şahadetle anlaşılmaktadır. Menkul bir mala suiniyetle zilyed olan davalı, hak sahibi bulunan davacı tarafından her zaman o malın istirdadı için takip edilebilir (Medeni Kanun md. 904) ve bir malı elden çıkaran davalı davacının bu yüzden uğradığı zararını tazminle mükelleftir (Medeni Kanun md. 908).
Açıklanan maddi ve hukuki esaslar gözetilmeden, karar yerinde yazılı gerekçelerle davanın reddedilmiş olması yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
SONUÇ :Temyiz olunan kararın gösterilen nedenlerle BOZULMASINA, 16.4.1987 gününde oybirliğiyle karar verildi.