 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
4. Hukuk Dairesi
E: 1987/1655
K: 1987/2257
T: 26.03.1987
DAVA : Taraflar arasındaki haksız eylemden doğma tazminat davası üzerine yapılan yargılama sonunda; ilamda yazılı nedenlerden dolayı yerinde görülmeyen davanın reddine ilişkin hükmün süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşuldu :
KARAR : 1 - Yargıtay'ın yerleşmiş içtihatlarına göre yapımcı, imal edip piyasaya sürdüğü maldaki ihmal ve kayıtsızlık sonucu oluşmuş yapım hataları nedeniyle kişilerin uğradıkları zararlardan Borçlar Kanunu'nun 41 inci maddesinin birinci fıkrası hükmü uyarınca sorumludur. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 20.9.1979 gün. 3398/3053 sayılı 4. Hukuk Dairesinin 5.7.1977 gün, 2921/7745 sayılı ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 10.12.1986 gün Esas 1985/4-825, Karar 1986/1041 sayılı kararları).
Davacı, tamirhanesinde bulunan kendisine ait otomobilin egzosunu onarırken çıkan yangını (davalı firma tarafından (T.) markası ile imal edilip satışa arzedildiği Bafra kasabasında satınaldığı) yangın söndürme cihazı ile söndürmek istediğinde cihazdan yangın söndürücü madde yerine kuru hava çıkması sonucunda yangının büyüyüp otonun tamamen yanmasına sebebiyet verdiğinden bahisle uğramış bulunduğu zararın faiziyle birlikte ödetilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Mahkemenin kabule dair ilk kararı (davalının süresinde ileri sürdüğü zamanaşımı savunması üzerinde durulmadan ve bu konuda olumlu veya olumsuz karar verilmeden işin esasının incelenerek ödetme kararı verilmiş olması kanuna aykırı) görülerek ve davacının öteki temyiz itirazları incelenmeksizin Dairenin 7.4.1986 gün 1783/3055 sayılı ilamıyla bozulmuştur. Bozmaya uyan mahkemece zamanaşımı def'inin reddi yönüne gidilmekle beraber davacının otomobilinin yanmasının, yangı söndürme cihazının ayıplı olmasından ileri geldiğinin ispat edilmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Oysa dosyadaki deliller, özel tanıkların sözleriyle iddianın doğrulandığı ve davacının olaydan sonra Bafra Belediye Başkanlığı ile Madeni Sanatkarlar ve İşçiler Derneğine başvurması sonucunda düzenlenen Bafra Belediye İtfaiye Müdürlüğünün 31.3.1982 günlü raporunda "aynı marka tüplerden dolu 6 adedi üzerinde yapılan incelemede ancak bir adedinin normal oduğunu, diğerlerinde ise söndürücü madde bulunmadığından ve içlerinden kuru hava çıktığının" belirtildiği ve dernek raporunun içeriğinin de aynı mahiyette olduğu görülmektedir. Öte yandan mahkemenin ilk kararında da işaret edildiği üzere hukuk hakimi ceza mahkemesinin kusur bulunup bulunmadığı konusundaki kararıyla veya beraat kararıyla bağlı değildir; gerçekten Borçlar Kanununun 53 üncü maddesinin anlamı budur. Davaya konu olan olayda T.C.K.'nun 363 üncü maddesine muhalelefetten ötürü açılan kamu davası sonunda davalının beraat etmiş olması hukuk hakiminin bağlamaz. Çünkü ceza dosyası içeriğinden davalının eylemi işlemekte kastı bulunmadığından beraatine karar verildiği anlaşılmaktadır. Nitekim, mevcut delilleri değerlendiren bilirkişi (İ.T.ü. Motorlar ve Taşıtlar Öğretim elemanı) (İ.Ç.) da 29.4.1985 günlü raporunda "yangın söndürme cihazında yangını söndürücü nitelikte kimyevi madde bulunmaması ve bunun yerine sıkıştırılmış kuru hava ihtiva etmesi nedeniyle davacının yangını söndürmediği, sıkılan kuru havanın yangının büyümesine yol açtığı, davalının bu nitelikteki cihazı satmakla tam kusurlu olduğu" sonucuna varmıştır. Bütün bu kanıtlar karşısında davalının imal etmiş bulunduğu yangın söndürme cihazının ayıplı olduğunun ve davacının otosunun bu yüzden yandığının kabulü gerekirken aksine düşüncelerle davanın reddine karar verilmiş olması yasaya aykırı düşmekle bozmayı gerektirir.
2 - Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 428 inci maddesinin son fıkrası hükmüne göre sonuca etkili bulunmayan usul hataları bozma nedeni olmayacağından öteki temyiz itirazlarının reddi gerekir.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın 1 no'lu bentte gösterilen nedenlerle BOZULMASINA, 26.3.1987 gününde oybirliğiyle karar verildi.