Hukuki.NET


Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


T.C.
YARGITAY
Dördüncü Hukuk Dairesi
E: 1987/1595
K: 1987/2296
T: 30.03.1987
DAVA : Taraflar arasındaki trafik kazasından doğma tazminat davası üzerine yapılan yargılama sonunda, ilamda yazılı nedenlerden dolayı toplam 2.268.822,25 lira maddi ve manevi tazminatın dava tarihinden itibaren % 30 yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara ödenmesine, davacıların fazla isteklerinin reddine ilişkin hükmün süresi içinde davalılar avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine; tetkik hakimi tarafından düzenlenen rapor okunduktan sonra dosya incelendi, gereği konuşuldu:
KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir yolsuzluk görülmemesine göre öteki itirazlarının reddi gerekir.
2 - Maddi tazminat yönünden yapılan hesap sırasında iskonto ölçüsü bulunurken 4.3294 rakamı ile çarpılmıştır. Bu rakamın dayanakları gösterilmediğinden denetim olanaklarından yoksundur. Bu bakımdan karar bozulmalıdır.
3 - Borçlar Kanunun 47. maddesi hükmüne göre hakimin özel halleri gözönünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. bu para tutarı aslında ne tazminat, ne de cezadır. Çünkü mamelek hukuka ilişkin zararın karşılanmasını amaç edinmediği gibi kusurlu olana yalnız hukukun ihlalinden dolayı yapılan bir kötülük de değildir. Aksine olarak zarara uğrayanda bir huzur duygusu doğurmaktır. Aynı zamanda ruhi ızdırabın dindirilmesini amaç edindiğinden tazminata benzer bir fonksiyonu da vardır. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktarı mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.6.1976 günlü ve 7/6 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararının gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlarda açıkca gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Davaya konu olan işte olayın gelişimine ve kusur durumuna göre toplam 1.750.000 lira manevi tazminat takdiri bozmayı gerektirir. Davalı taraf açıklanan nedenlerle daha ılımlı düzeyde manevi tazminatla sorumlu tutulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın (2 ve 3) sayılı bentlerde gösterilen nedenlerle (BOZULMASINA), öteki temyiz itirazlarının ilk bentteki nedenlerle reddine ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine bir ve üçüncü bentlerde oybirliği, ikinci bentte oyçokluğuyla 30.3.1987 gününde karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Bilirkişi tarafından düzenlenen 17.10.1986 günlü hesap raporunda ölen Esma'nın davacı eşi Hüseyin'in 5 yıl süreyle destek olacağı ve ölüm tarihindeki yıllık kazancının 456.250 lira olduğu ve bu yıllık net kazancın sabit kalacağı kabul edilerek, diğer değişle 5 yıllık destek süresinde hiç artmayacağı varsayılarak devresonu taksitleri %5 arttırımlı müddet sonu baliğ
kn-1
değeri tablosunun (------), zarar süresi 5 yıl karşılığında bulunan (5.2556)
k-1
kat sayısıyla çarpılarak 5'e bölünmeden (456.250 X 5.5.5256 = 2,521.055 : 5 = 504.211 TL.), sadece tazminatın peşin alınması esasına göre düzenlenen devre
kn-1
sonu taksitleri müddet sonu değeri (peşin değer) tablosundaki (--------, kn(k-1)
zarar süresi (n) 5 yılın karşılığı (4.3294) katsayısını 504.211 TL yerine, 456.250 TL ile çarparak sonuca gitmiştir. bu uygulamanın davacıların aleyhine olduğu açıktır. Fakat karar davacılar tarafından değil, davalılar tarafından temyiz edilmiştir.
HUMK'nun 275. maddesinin 2 cümlesi gereğince "Hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel ve hukuki bilgi ile çözümlenmesi mümkün olan konularda bilirkişi dinlenemez". Maddi tazminat hesabında uygulanan tablolar çok yaygın ve (4.3294) rakamının, devre sonu taksitleri müddet sonu değeri tablosundaki 5 yıllık zarar süresinin karşılığı olduğu çok açık olmasına rağmen, bilirkişinin bu rakamın dayanakları göstermediğinden bahisle kararın bozulması, denetim görevini yapan Yargıtay'ın kararına konu edilmesi ve bozma nedeni yapılması (davacının temyizi bulunmadığından) HUMK'nun 275. maddesinin anılan hükmü karşısında uygun görülmemiştir.
Bu nedenlerle kararın sadece üçüncü bentteki nedenlerle bozulması gerektiği görüşündeyim.
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06
  • Kısmi Kabul ve Kısmi Red Kararından Sonra 3/4 oranından indirimli icra vekalet ücreti 
  • 26.04.2025 09:11


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini