 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Dördüncü Hukuk Dairesi
E: 1987/1317
K: 1987/2078
T: 23.03.1987
DAVA : Taraflar arasındaki kişilik haklarına saldırıda bulunulmaktan doğma tazminat davası üzerine yapılan yargılama sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı 500.000 lira manevi tazminatın davalıdan alınarak davacıya ödenmesine ilişkin hükmün süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine(...) dosya incelendi, gereği konuşuldu :
KARAR : Dava, kişilik haklarına saldırı nedenine dayalı tazminat istemine ilişkindir. Davacı, kocası davalının aleyhine açtığı boşanma davasında, ellerinde ekzama olduğu, ağız ve vücudunun koktuğu biçiminde ağır ve küçültücü iddia ve ithamlarda bulunduğunu öne sürerek 2.000.000 lira manevi tazminatın tahsiline karar verilmesini istemiştir. Mahkeme isteği kısmen benimsemiş ve 500.000 lira manevi tazminata hükmetmiştir.
Bilindiği gibi, Borçlar Kanunu'nun 49 uncu maddesi anlamında bir tazmin yükümlüğününün doğması için, sözü edilen maddede öngörülen "ağır kusur" ve "ağır zarar" koşullarının birlikte gerçekleşmiş olması gerekir. Ağır kusur ise, kast ya da ağır ihmal ve özensizliği ifade eder. Aynı durumda bulunan her makul insanın akla gelebilecek ilkel koruyucu tedbirlerin alınmasının ihmali halinde ağır kusurdan söz edilir.
Somut olayda davalı kocanın sırf karısı davacıyı aşağılamak, onun onur ve saygınlığını zedelemek amacıyla hareket ettiği iddia ve isbat olunmamıştır. Olayların seyri ve gelişimi ise, aile birliğinin sarsılmasına neden olan geçimsizlik sebeplerinin açıklanış biçiminde ve açıklama için kullanılan ifade tarzının seçiminde davalının aşırılığa kaçtığını ve özensizlik gösterdiğini kabule imkan vermemektedir. Koca, Anayasal Bir hakka dayanarak boşanma davacı açmış ve geçimsizlik nedeni olarak da eşinin elindeki yaraları ve ağız ve vücudunun kokması keyfiyetini göstermiştir. Dosya kapsamından, davacının ellerinden rahatsız olduğu, ağzında karanfil çiğnediği ve koku giderici sprey kullandığı ve tedavi tekliflerini reddetiği anlaşılmaktadır. Gösterilen bu sebeplerin ya da toplanan delillerin görevli mahkemece boşanma için yeterli sayılmaması, davalının ağır kusurlu davranışın kanıtı olamaz. Boşanma dosyasındaki tabip raporu, evlenmeye engel bir hastalığın bulunmadığına ilişkin olup iddiayı çürütücü nitelikte değildir. Kaldı ki, bu davanın devamı sırasında dahi koca, ısrarla eşinin adli tabibe muayene ettirilmesini istemiş ve fakat bu istek gerek davacı kadın tarafından ve gerekse mahkemece hiç bir gerekçe gösterilmeden reddedilmiştir.
Açıklanan bu hususlar karşısında, olayda B.K.'nun 49 uncu maddesi koşullarının gerçekleşmediği dikkate alınarak davanın reddi gerekirken, bazı düşüncelerle istem doğrultusunda karar verilmesi usul ve yasaya aykırı bulunmuştur.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZULMASINA,(...) 23.3.1987 gününde oybirliğiyle karar verildi.