 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
4. Hukuk Dairesi
E: 1987/10749
K: 1988/1512
T: 16.02.1988
DAVA : Taraflar arasındaki tescile itiraz davası üzerine yapılan yargılama sonunda, ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine ilişkin hükmün süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşuldu :
KARAR : Davacı, kendisinin de hissedar olduğu taşınmazın izale-i şuyu sonunda hissedarlardan bir kısmının hissesi üzerindeki ipotekle yükümlü olarak satışa çıktığını ve satışla taşınmazı diğer davalılarla birlikte satın aldıklarını, ancak kendisinin hissedar bulunması nedeniyle bu satışla yeniden yer alan kimse durumunda olmadığından, kendi hissesi üzerine ipotek konulmasının ve ipotekle sorumlu tutulmasının doğru ileri sürerek, bu yoldaki işlemin iptaline karar verilmesini istemiştir.
Ortaklığın giderilmesi suretiyle satışa çıkan taşınmazda hissedar olan Yüzbaşızade (B.) ve (T.)'un hisseleri üzerinde ipotek bulunduğu ve satışın bu ipotekle yükümlü olarak yapıldığı anlaşılmıştır. Davacı ve davalılar satışa ortak olarak katılıp taşınmazı satın aldıklarına göre mülkiyet mevcut ipotekle yükümlü olarak kendilerine geçmiştir. İpotek, sınırlı bir aynihaktır. Bu nedenle, satın alanların, malı (veya hissenin) değeriyle sınırlı olarak aynı sorumlulukları vardır. Bu nedenle davacının, ipotekten sorumlu olmayacakları yolundaki itirazları yerinde değildir.
Ne var ki ipotek, taşınmazın tamamında değil, yalnız Yüzbaşızade (B.) ve (T.)'un hisseleri üzerindedir. Bu nedenle satın alanların sorumluluğu taşınmazın tamamı değil, bu hisselerin miktarıyla sınırlıdır; borçtan satın alanların şahsi bir sorumluluğu yoktur. Ancak tapu sicil muhafızlığına yazılan 15.10.1987 günlü yazıda, ipoteğin taşınmazın tamamı üzerinde devam ettiği bildirilmiştir.
Diğer taraftan, taşınmaz ipotekle yükümlü satıldığından hissedarlardan (B.) ve (T.) mirasçıları, satışta hisselerine düşen miktarda borçtan kurtulmuş bulunmaktadırlar; bu hissedarların satıştan alacakları, ipotekle borcun karşılanmasından sonra arta kalanla sınırlıdır. Ancak mahkeme, ipotek borcunu hisseye düşen miktarı karşılamadığını tesbit ettiği halde Yüzbaşızade (B.) ve (T.) hissesine düşen miktarın tamamını diğer hissedarların aleyhine (dolayısıyle davacının) ayırmıştır; ipotek borcu hisseye düşen miktarla karşılanmadığına ve ipotek alacaklısı alacağını bu hisseyle sınırlı olarak satın alanlardan alabileceğine göre satış bedelinin tamamı (B.) ve (T.) hariç diğer hissedarlar arasında taksim edilmelidir.
Yukarıda da açıklandığı gibi davacı, yalnız ipotekten kendisinin sorumlu olmayacağını ileri sürmüş, satış işleminden sonra yapılan diğer hatalara değinmemiştir. Ancak gerek"çoğun içinde az da vardır" kuralı ve gerekse "İcra ve İflas kanununun 16 - 18 inci maddelerinde düzenlenen" şikayet kurumunun objektif niteliği gözetildiğinde; satış sonrası yapılan paranın taksimi ve ipotekle ilgili tescile esas işlemlerin iptaline karar verilmesi gerekir.
O halde mahkemenin ipotek kavramının niteliğini ve özellikle taşınmazın satışıyla yeni malikin sorumluluğunun kapsamını gözetmeden şikayetin reddine karar vermesi usul ve yasaya aykırıdır. Mahkemece yapılacak iş; Yüzbaşızade (B.) ve (T.)'un hisseleri ipotek borcunu karşılamadığı anlaşıldığından satış bedelinin diğer hissedarlar arasında taksim edilmesi; satın alan yeni maliklerin ipotekten sorumluluklarının (B.) ve (T.)'un hisseleriyle sınırlı olduğunun tapuya bildirilmek üzere ilgili işlemlerin iptaline karar vermekten ibarettir.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA, 16.2.1988 gününde oybirliğiyle karar verildi.