 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
4. Hukuk Dairesi
E: 1987/10718
K: 1988/1285
T: 09.02.1988
DAVA : Taraflar arasındaki haksız eylemden doğan tazminat davası üzerine yapılan yargılama sonunda, ilamda yazılı nedenlerden dolayı davalı Ahmet hakkındaki davanın husumet yönünde reddine ve toplam 2.650.000 lira maddi ve manevi tazminatın 30.3.1984 tarihinde 19.12.1984 tarihine kadar % 5, bu tarihten tahsil tarihine kadar % 30 faizi ile birlikte davalı Ali Osman'dan alınarak belirtilen oranlarda davacılara ödenmesine, fazla istemin reddine ilişkin hükmün davacılar avukatı tarafından duruşma istekli olarak temyiz edilmesi üzerine; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan, tekik hakimi tarafından düzenlenen rapor okunduktan sonra dosya incelendi gereği konuşuldu:
KARAR : dava, haksız eylemden kaynaklanan tazminat isteğine ilişkindir. Davalının oğlu Ali Osman, 30.3.1984 tarihinde attığı taş ile Mehmet'in ölümüne neden olmuştur. Davacılar, Türk Medeni Kanununun 320. maddesi gereğince, doğan zararlarının aile reisi sıfatıyla davalıdan ve haksız fiil faili Ali Osman'dan tahsilini istemektedirler.
Ali Osman'ın olay tarihinde reşit olmadığı ve davalının aile reisi bulunduğu ve Ali Osman'ın davalının riyaseti altında olduğu hususu da uyuşmazlık yoktur.
Mahkeme, davalılardan haksız fiil faili Ali Osman'ı sorumlu tutmuş, aile reisi sıfatıyla dava edilen baba Ahmet hakkındaki davayı ise olayın meydana gelmesinden ihmal ve illiyet bağı bulunmadığından bahisle husumet yönünden reddetmiştir.
Türk Medeni Kanununun 320. maddesinin birinci fıkrasında düzenlenmiş bulunan ev reisinin sorumluluğu kusura dayanmaz. Bu maddede öngörülen ana ilke, ev reisinin gözetimdeki objektif özen ödevini yapmamasıdır. Genel ve özel olumlu şartların sübutu halinde ev reisinin sorumluluğu gerçekleşmiş sayılır. Çünkü ev reisinin sorumluluğu objektif özen ve gözetim ödevinin yerine getirilmemesi karinesine dayanır. Ev reisi kurtuluş beyinesi getirerek bu karinenin aksini isbat etmek olanağına sahiptir. Gerçekten ev reisi, riyaseti altında bulunan küçüğün yaptığı zarardan mutat veçhile ve ahvalin muktazi bulunduğu dikkatle ona nezaret ettiğini isbat etmedikçe, sorumluluktan kurtulamaz. Bu görevin yerine getirilip getirlmediği tesbit hususu ise hakime aittir. Fakat takdir hakkının söz konusu olduğu diğer hallerde olduğu gibi, burada da hakimin takdiri Yargıtay'ın yargısal denetimi altındadır.
Davaya konu olay olayda, sorumluluğun genel ve özel olumlu şartlarının oluştuğu mevcut delillerle kesin olarak anlaşılmaktadır. Bunun dışında davalı ev reisi tarafından sorumluluğun olumsuz şartı olan kurtuluş beyyinesi getirilmiş ve isbat edilmiş değildir.
Mahkemece bu madi ve hukuki olgulular gözönünde tutulmaksızın aile reisi davalı Ahmet hakkındaki davanın reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Temyiz olunan hükmün yukarda gösterilen nedenle davalı Ahmet aleyhine (BOZULMASINA) ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine, 9.2.1988 gününde oybirliğiyle karar verildi. `