 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
4. Hukuk Dairesi
E:1987/10210
K:1988/2444
T:15.03.1988
- ÖDENCE DAVASI
- İHBAR VE ŞİKAYET HAKKI
* ÖZET:İhbar ve şikayet hakkının kullanılması anayasal bir hak olan hak arama özgürlüğünün doğal bir sonucudur. Hukuka uygun olan bu kullanma, amacından saptırıldığı, karşı tarafı bilerek veya ağır kusurla zarara sokmak amacıyla kullanıldığı takdirde hukuka aykırıdır ve sorumluluğu gerektirir.
(2709 s. Anayasa m. 36)
Taraflar arasındaki kişilik haklarına saldırıdan doğma tazminat davası üzerine yapılan yargılama sonunda, ilamda yazılı nedenlerden dolayı 500.000 lira manevi tazminatın dava tarihinden itibaren % 30 faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine ilişkin hükmün süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine; tetkik hakimi tarafından düzenlenen rapor okunduktan sonra dosya incelendi, gereği konuşuldu:
Davacı, davalının kendi aleyhinde haksız ihbar ve şikayette bulunduğunu bildirerek kişilik haklarına vaki saldırı nedeniyle doğan manevi zararının tazminini istemiştir.
Dosya içeriğine göre davacı, avukat olan davalının yazıhanesinde olay tarihinde katip olarak çalışmaktadır. Davalının yazıhanesinde bulunan ve bir süre anahtarı davacıda kalan çekmece açılmak suretiyle içindeki altınlar alınmış ve olayın meydana geldiği günün mesai bitim saatinde davacı askere gideceğini bildirerek işten ayrılmıştır. Davacı askere gideceğini bildirerek işten ayrıldığı halde davanın devamı sırasında dahi henüz askere gitmediği anlaşılmaktadır.
Davalı ve altınların sahibi İbrahim'in şahsi girişimlerinden bir sonuç alınamaması karşısında davalı ihbar ve şikayet hakkını kullanmış bulunmaktadır.
Mahkeme hükmünü tesis ederken, ihbar ve şikayet hakkının hukuka aykırı şekilde kullanıldığı yanında, mahalli gazetede çıkan haberin davalının beyanına dayandığı varsayımını esas almıştır. Davalı, davanın bidayetinden beri gazetedeki haberin kendi beyanatına dayanmadığını, polis bülteninden alınmış olduğunu savunmuş, mahkemece bu konuda hiç bir araştırma ve inceleme yapılmamıştır.
İhbar ve şikayet hakkının kullanılması Anayasa 'nın 36. maddesinde düzenlenen hak arama özgürlüğün doğal bir sonucudur ve Anayasal bir hak olarak bunun kullanılması daima hukuka uygun bulunmuştur. Hukuka uygun olan bu kullanma ancak amacından saptırıldığı, karşı tarafı kasten veya ağır kusurla zarara sokmak amacıyla kullanıldığı takdirdedir ki hukuka aykırı olacak ve sorumluluğu gerektirecektir.
Görüldüğü gibi sorumluluk kusura dayanmayan objektif bir sorumluluk olmayıp, ancak kastın veya ağır kusurun bulunması halinde söz konusu olabilmektedir. 0 halde, çatışan değerlerin tartılmasına dayanan bu hukuka uygunluk nedeni tespit edilirken çok özenle davranmak "hak arama özgürlüğünü yok edecek şekilde sınırlamamak, çok hassas bir denge kurmak, kusur sorumluluğunu kusursuz sorumluluk haline getirmemek gerekir. Davalının ihbar ve şikayet eylemi, bu bakımdan tek başına hukuka aykırı kabul etmek mümkün değildir. davalı ihbar ve şikayet hakkıyla yetinmeyip, ayrıca yerel gazetede çıkan habere bizzat kaynaklık yaptığı takdirde mahkeme kararı ancak o zaman doğru kabul edilebilir. Mahkeme ise bu konudaki savunmaya rağmen ciddi bir araştırma ve inceleme yapmadan. gazetedeki haberin kaynağını davalı olarak kabul etmiştir.
Eksik incelemeye dayanan mahkeme kararı bu nedenle bozulmalıdır.
Sonuç: Temyiz olunan kararın gösterilen nedenle (BOZULMASINA), bozma nedenine göre sair yönlerin şimdilik incelenmesine yer olmadığına ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine, 15.3.1988 gününde oybirliğiyle karar verildi.