 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
üçüncü Hukuk Dairesi
E: 1987/821
K: 1987/1720
T: 19.02.1987
DAVA : Dava dilekçesinde, 301.320 lira tazminatın faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulü cihetine gidilmiş, hüküm davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra; dosyadaki bütün kağıtlar okunup, gereği düşünüldü:
KARAR : Bilirkişi raporunda tazminatın kara lahana ekimi üzerinden dikkate alınarak hesaplandığı bildirildiği halde, keşfin yapıldığına dair 7.12.1985 tarihli tutanakta bundan söz edilmediği gibi tarlanın ekili olup olmadığı, ekilmişse hangi miktarda ve hangi ürünün ekildiği belirtilmemiştir. Mahkemece yapılan keşiften 4 ay sonra, 21.4.1986 tarihli fen bilirkişisi raporunda 25438 metrekare olan taşınmazın 6000 metrakeresinin ekili olduğu ve taşınmazın davacı Hatice tarafından ekildiği bildirilmişse de bu saptamaların dayanakları dosyada bulunmadığı gibi asıl dayanak olması gereken mahkeme keşfi tutanağında bu hususlara değinen bilgilere rastlanmamıştır.
Zirai botanik uzmanın 22.5.1986 tarihinde yani mahkemece yapılan keşiften 6 ay sonra düzenlediği raporda karalahanaya vaki zararın oranını belirterek gerçek zararı saptamış, mahkemece de bu miktar tazminata hükmedilmiştir. Bu zarar mahkemece keşfin yapıldığı tarihte saptanmadığına göre bilirkişinin hangi tarihdeki ölçümlerine dayanılarak bu saptamayı yaptığının açıklanması gerekir. Bilirkişinin bizzat mahalline giderek saptamalar yaptığı biran için kabul edilse bile maddi olguları hakim önünde yapılmayan bir tesbite dayanılarak hükmün kurulması isabetli değildir.
Bilirkişi raporu da dahil olmak üzere yapılan tahkikat, hükme esas olacak nitelikte dayanaklı, belgeli ve inandırıcı olmak yanında, Yargıtay'ın yargısal denetimine olanak verecek biçimde ve kapsamda bulunması gerekir.
Ayrıca, delil tesbiti isteminin karşı tarafa da bildirilerek belirlenecek keşif gününün tebliği gerektiği halde, olayda ivedi bir durum olmamasına rağmen bu kuralın uygulanmaması da doğru görülmemiştir. Tesbit isteminde durumun acil olduğunun bildirilmesi gerçeği değiştirmez. Keşif yapıldığı tarihte taşınmazla ilgili hiçbir şey saptanmamış tutanağa yazılmamakla beraber, olsa olsa karalahana fideleri görülmüş olabilir.
Bilirkişi raporlarında, davalıların savunmalarının karşılanmamış olmaları da doğru görülmemiştir. Özellikle zarara neden oldukları bildirilen gazların miktarı, etkileme süresi, vuku bulan zararın meydana gelmesindeki etkileme oranı gibi davalı savunmalarının dikkate alınarak bilirkişiden ek rapor alınmalıdır.
Diğer yandan davacı Hatice'nin davayı açarak takip eden ve huzurunda hüküm kurulan Avukat ünsal'ın vekaletnamesinin mahkeme hükmünden çok sonra, temyiz aşamasında 7.1.1987 tarihinde verildiği görülmüştür. Bu durumda HUMK.nun 67. maddesi dikkate alınmadan davaya bakılmış ve hüküm kurulmuştur.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince (BOZULMASINA) ve peşin alınan harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 19.2.1987 gününde oybirliğiyle karar verildi.