 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
2. Ceza Dairesi
E: 1987/7472
K: 1987/7693
T: 24.09.1987
DAVA : Noksan gramajlı ve etiketsiz ekmek imal etip satmak suretiyle, Gıda Maddeleri Tüzüğüne muhalefetten sanık Ramazan'ın yapılan yargılaması sonunda; TCK.nun 398, 402; 647 sayılı Kanunun 4. maddeleri gereğince neticeden 32.000 lira ağır para cezasıyla tecziyesine, sanık hakkında TCK.nun 402. maddesinin uygulanmasına yer olmadığına ve yargılama gideri alınmasına dair(Ulubey /Uşak/Sulh Ceza Mahkemesi)nden verilen 20.5.1987 tarihli hükmün Yargıtay'ca incelenmesi C. Savcısı ile sanık tarafından dilekçeyle istenmek ve dava evrakı C. Başsavcılığı'nın 10.8.1987 tarihli tebliğnamesiyle daireye gönderilmekle okundu:
KARAR : TCK.nun maddesine göre tayini gereken fer'i cezanın verilmemiş olması ve C. Savcısının bu nedenle kanun yoluna başvurması karşısında hüküm kabili temyiz olduğu kararlaştırıldıktan sonra yapılan incelemede:
Sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. Ancak:
1 - Sanığın satışa arz ettiği ekmeğin noksan gramajlı olduğu tesbit edilmiş olmasına göre, eylemin TCK.nun 363. maddesinin uygulanmasını gerektireceği dolayısiyle davaya bakmanın Asliye Ceza Mahkemesine ait olacağı nazara alınarak görevsizlik kararı verilmesi gerekirken duruşmaya devamla olayda uygulama yeri bulunmayan aynı Kanunun 398. maddesiyle hüküm kurulması,
2 - TCK.nun 402. maddesinde, geçen maddelerde yazılı cürümlerden birine mahkumiyet halinde, ayrıca tertip olunacak ağır hapis veya hapis cezası müddetine müsavi olarak failin cürme vasıta kıldığı meslek ve sanatın ve ticeretin tatiline ve bulunduğu mahal için hayati önemi haiz olmaması şartı ile iş yerinin yedi günden altı aya kadar kapatılmasına hükmedileceği belirtilmiş, iş yeri kapatma cezasının alt ve üst sınırları maddede gösterildiği halde meslek ve sanat ve ticaretin tatiline ilişkin sürenin tertip edilecek hürriyeti bağlayıcı cezaya eşiti olacağı ifade edilmiş olup, sözü edilen maddede yer alan meslek, sanat ve ticaretin tatili hususunun uygulanması zorunlu bir fer'i cezaya taalluk etmesi, hürriyeti bağlayıcı cezaya atıfta bulunulmasının münhasıran sürenin tesbitine ilişkin olması karşısında; 647 sayılı Kanunun 4. maddesinde 3355 sayılı Kanunla yapılan değişiklik nedeniyle hürriyeti bağlayıcı cezadan çevrilen para cezalarının asli ceza haline gelmesinin sözü edilen fer'i cezanın uygulanmasına engel teşkil etmeyeceği, aksinin kabulü halinde, haklarındaki hürriyeti bağlayıcı cezalar paraya çevrilenler ile hapis cezaları bulunduğu hal üzere bırakılanların hukuki durumları bakımından suçun niteliği itibariyle vazedilmiş olan ve tayini zor hürriyeti bağlayıcı cezanın paraya çevrilmesinin fer'i cezaya dair hükmün vaz'ını gerektiren suç vasfını değiştirmeyeceği gözetilmeden paraya çevirme nedeniyle ortadan hürriyeti bağlayıcı ceza kalmadığı gerekçesiyle TCK.nun 402. maddesinin uygulanmasına yer olmadığına karar verilmesi,
SONUÇ : Bozmayı gerektirmiş, C. Savcısı ile sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 24.9.1987 gününde oybirliğiyle karar verildi.