 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Birinci Hukuk Dairesi
E: 1987/9690
K: 1987/13087
T: 28.12.1987
DAVA : Taraflar arasında görülen rucu şartı ile bağışlama kaydının düzeltilmesi davası sonunda, Yerel Mahkemece verilen karar davacılar vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edildiğinden; dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Davacılar, davaya konu taşınmaz miras bırakanları (babaları) Hüseyin'e ait iken, onun tarafından BK.nun 242. maddesinde öngörülen koşula (bağışlananın önce ölmesi halinde bağışlanılan şeyin bağışlayana rucu etmesi koşuluna) bağlanarak davalı kişilerin miras bırakanları Şerife'ye bağışlandığını, Şerife'nin önce, miras bırakanları Hüseyin'inde daha sonra ölmesi ile taşınmazın mülkiyetinin kendilerine döndüğünü ileri sürmüşler, tapu kaydının iptalen ve tescilen üzerlerine aktarılmasını istemişlerdir.
Mahkemece (..koşullu bağışı yapan Hüseyin'in sağlığında, bağışlananın ölümünü öğrenmesine karşın, bir yıl içerisinde bağıştan rucu hakkını kullanmadığı, bu durumda mirasçıları olan davacıların da rucu haklarını kullanamıyacakları..) gerekçe gösterilmiş ve davanın reddine karar verilmiştir.
İddiaya, savunmaya ve Yerel Mahkemenin nitelendirmesine göre, somut olayda uyuşmazlık; BK.nun 242. maddesindeki koşula bağlanarak yapılan bir bağışta, aynı Kanunun 246. maddesinde deyimini bulan bir yıllık hak düşürücü sürenin uygulama yeri bulup, bulamayacağı ve bağışlayanın ölümünden sonra mirasçıları tarafından da rucu hakkının kullanılıp, kullanılamıyacağı noktasından kaynaklanmaktadır.
Kuşkusuz, değinilen şekliyle ortaya çıkan uyuşmazlığın çözümlenebilmesi için, BK.nun 242. maddesinde düzenlenmiş olan bağış türünün hukuksal mahiyetinin ve sona erdirilmesine ilişkin hükümlerin bilinmesi ve değerlendirilmesi gerekir.
BK.nun 242. maddesi, ölüme bağlı bağışlamanın özel bir türünü oluşturmaktadır. Burada bozucu "infisahi" koşula bağlı bağışlama sözkonusudur. Diğer bir anlatımla, bağışın devamlılığı bir olaya (leyhine bağış yapılanın ölümüne) bağlanmış olmaktadır. Hal böyle olunca da, koşulun gerçekleşmesi halinde bağışa konu şeyin iadeten temlikine veya teslimine hacet kalmaksızın malın veya şeyin mülkiyeti kendiliğinden avdet eder. Çünkü, bozucu "infisahi" koşulla askıda (muallakta) bulunan tasarrufi işlem, koşulun gerçekleşmesi ile hükümsüz bir hale gelir (von Tuhr, Çev. Edege,Sh.819) ve bağışlananın üzerinde kalan tapu kaydı da sebebten yoksun, yolsuz bir tescil niteliğini alır. Bunun doğal sonucu olarak, hükümsüz hale gelen işlem ve tescil, zamanın geçmesi ile yeniden geçerlilik kazanamaz.
Bu itibarla, Mahkemece davanın esasının incelenmesi ve sonucuna göre bir hüküm kurulması gerekirken, yukarıda değinilen yanılgılı gerekçeye dayanılarak reddedilmesi isabetsizdir.
SONUÇ : Davacıların temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK.nun 428. maddesi gereğince (BOZULMASINA), alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 28.12.1987 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.