 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Birinci Hukuk Dairesi
E: 1987/886
K: 1987/1367
T: 24.02.1987
DAVA : Taraflar arasında görülen davada; davacı belediye, dava konusu taşınmazın davalılara satışına dair encümen kararının idare mahkemesince iptal edildiğinden bahisle tapu iptal ve tescil isteğinde bulunmuştur. Davalılar davanın reddi gerektiğini savunmuşlardır.
Mahkeme, 485 ada 60 parsele ait tapunun iptali ile davacı belediye adına tesciline davalılar lehine hapis hakkı tanınmasına karar vermiştir. Karar, davalılar vekili tarafından duruşmalı olarak temyiz edilmekle; dosya incelenerek, gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Dava konusu 69 parsel sayılı taşınmazın davalı üzerindeki tapusu davacı belediyenin resmi memuru huzurunda davalıya yaptığı satış sonucu oluşmuştur. Gerçekten çekişmeli 29.37 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, davacı belediyece 17.12.1982 tarihli belediye encümen kararında açıkça vurgulandığı üzere bağımsız inşaata elverişli olmadığı cihetle evvelce şuyulu bulunduğu 64 parselin maliki davalılara taraflarca anlaşma sağlanan 1.468.500 lira değer üzerinden satışı suretiyle temlik edilmiştir. Hemen belirtmek gerekir ki tahsis ile satış ayrı hukuki müesseseler olup, bunun tabii sonucu olarak da farklı sonuçlar doğurur. Tahsis sonucu oluşan bir tapu tahsisi yapan idarece tek taraflı tasarrufla aynı şekile uyularak tahsisin geri alınması halinde geçerli hukuki sebepten yoksun kalacağı cihetle iptali gerekmesine karşın, satış ile oluşan kayıtlar için tek taraflı olarak satıştan dönülmesi mümkün değildir. Satış akdi iki tarafa borç yükleyen bir sözleşmedir. Geçerli bir satış sözleşmesi ile sicil oluştuktan sonra satış konusunun mülkiyeti alıcıya geçer. bu yolla oluşan sicille belirlenen haklarda artık özel hukuk hükümlerine tabi olup onların koruyuculuğu altındadır. Bu itibarla sicilin dayanağı akdin iptali ancak yine özel hukuk hükümleri çerçevesinde ve iradeyi bozucu bir sebebin varlığı halinde mümkün olabilir. Tüm dosya içeriğinden ve özellikle nizalı taşınmazın yüzölçümü ile ödendiği tartışmasız satış bedeli ve akit tablosunun muhtevasından olayda intikali sağlayan aktin gerçek bir satış bulunduğu, duraksamaya yer bırakmayacak biçimde anlaşılmaktadır. Oysa iptal isteğinde iradeyi bozucu bir sebep ileri sürülmediği gibi kanıtlanmışta değildir. Hal böyle olunca mahkemece davanın reddi gerekirken maddi olgunun yanılgılı değerlendirilmesiyle yazılı olduğu üzere kabul edilmesi isabetsizdir. Mümeyyiz davalılar vekilinin bu yönlere değinen temyiz itirazı yerindedir. Kabulüyle hükmün, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 428. maddesi gereğince belirlenen nedenden ötürü BOZULMASINA,(...) 24.2.1987 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.