 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Birinci Hukuk Dairesi
E: 1987/4688
K: 1987/5759
T: 15.06.1987
DAVA : Taraflar arasında görülen elatmanın önlenmesi ve kal davası sonunda yerel mahkemece verilen karar, taraflarca yasal süre içerisinde temyiz edildiğinden dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Davacı, 7573 ada 8 no'lu parseline davalının gecekondu yapmak suretiyle elattığını ileri sürerek kal yolu ile önlenmesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı, dava konusu taşınmazı haricen satın aldığını ve davacının muvafakatı ile bina yaptığını, bu nedenle iyiniyetli olduğunu savunarak M.K.'nun 650. maddesine göre temliken tescil isteği ile karşılık dava açmıştır.
Mahkemece, elatmanın önlenmesine, kal isteği ile karşılık temlik davasının reddine karar verilmiştir.
Dava konusu, 7573 ada 8 no'lu parsel müşterek mülkiyet üzere tapuda kayıtlıdır. Davacı ile dava dışı Belediye, taşınmazın paydaşıdırlar. Davalıya ait binanın 8 no'lu parsel üzerinde bulunduğu tartışmasızdır. Davalının imar affı olarak nitelendirilen 2981 sayılı yasadan yararlanmak üzere Belediye'ye başvurduğu dosya arasında bulunan belgeden anlaşılmaktadır. Davacı tarafından açılan gecekondunun yıkılması ve elatmanın önlenmesi davasında taraf olmayan Belediyenin de çekişmeli parselde payı bulunduğu incelenmesi davasında taraf olmayan Belediyenin de çekimeli parselde payı bulunduğu incelenen tapu kayıt örneğinde yazılıdır. Böylece, paydaş bulunan Belediye, kendi payını 2981 sayılı yasanın bazı maddelerini değiştiren 3290 sayılı yasanın 10. maddesi hükmü gereğince, tahsisten yaralanabilecek hak sahibine tahsisi edecek bir kuruluştur. Paydaş olan Belediye koşullar oluştuğu ve taşınmazdaki payını tahsis ettiği takdirde, davalı da taşınmaz paydaşı durmuna girecektir. O halde, açıklanan yönler gözönünde bulundurularak, davalının 2981 sayılı yasaya göre yaptığı başvuru sonucu alınıncaya kadar 2981 sayılı yasayı değiştiren 3290 sayılı yasanın 13/1 maddesi gözetilmek suretiyle (davanın durdurulmasına) karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir. Açıklanan ilkelere göre işlem yapılması hususu H.G.K.'nun 3.11.1982 gün 292-872 ve 25.6.1986 gün 377 - 695 sayılı kararlarında açıkça vurgulanmıştır. Tarafların temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile açıklanan nedenlerden ötürü hükmün H.U.M.K.'nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA 15.6.1987 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.