 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Birinci Hukuk Dairesi
E:1987/463
K:1987/2202
T:19.03.1987
* MEDENİ KANUNDAN ÖNCE OLUŞAN KULLANMA [İNTİFA] HAKKI (HUKUKİ VARLIĞI)
ÖZET : Medeni Yasanın yürürlüğünden önce yapılan [inşa edileni ve davacıya ait taşınmazın altından geçen pis su kanalına bağlı olarak ortaya çıkan ve tapu sicilinde gösterilmeyen yararlanma hakkı, Medeni Yasanın yürürlüğünden sonra da hukuksal varlığını korur.
(864 s. Meriyet K. m. 39)
Taraflar arasında görülen davada; davacı, Karsak Köyü 2512 parsel sayılı taşınmazı üzerindeki evin altından, davalıların kanalizasyon borusu geçirdiklerini ileri sürerek, elatmanın kat yoluyla önlenmesini istemiştir. Davalılar, boruların başka yerden geçmesinin mümkün olmadığını savunmuşlardır.
Mahkemenin, davalılar Sabri, Mehmet, Ahmet, İdris, Kadir ve Şevket'in elatmasının önlenmesine, kal isteğinin reddine ilişkin kararı, süresinde davalılar İdris, Sabri, Şevket, Ahmet, Mehmet, (M.U.) tarafından temyiz edilmekle; dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
Davacı, tapu kaydıyla maliki olduğu taşınmazından davalıların yararlanması için pis su kanalı geçirildiğini ileri sürerek, elatmanın önlenmesi ve kal isteğinde bulunmuş, mahkemece kal isteğine yönelik davanın reddine, elatmanın önlenmesi hakkındaki davanın ise kabulüne karar verilmiştir. Gerçekten, davalılara ve dava dışı kişilere ait evlerin pis su artıklarının akıtıldığı davaya konu kanalın (lağım mecrasının) davacının da taşınmazından geçtiği uygulama ile saptanmıştır. Bunun yanısıra, zeminin altından geçen bu kanalın çok eski yıllarda (yaklaşık yüzotuz sene önce) yapıldığı ve halen de kullanıldığı sabittir. Esasen, anılan yönler yanlar arasında tartışmasız olduğu gibi, yerel mahkemenin de kabulündedir. Somut olayda uyuşmazlık; Medeni Yasanın yürürlüğünden önce tesis edilen çekişmeli kanala (pis su mecrasına) bağlı olarak ortaya çıkan ve tapu sicilinde gösterilmiyen yararlanma hakkının Medeni Yasanın yürürlüğünden sonra da hukuksal varlığını koruyup korumadığı noktasından kaynaklanmaktadır.
Medeni Yasanın Tatbikine İlişkin 864 sayılı Tatbikat Yasasının 39. maddesinde, bu tür hakların bir ayni hak niteliği ile korunması öngörülmüş, ancak, hakkın herhangi bir sebeple Müntafi olması halinde yeniden ihyası yoluna gidilemeyeceğine işaret olunmuştur. Hemen belirtmek gerekir ki burada sözü edilen "Müntafı olma" hakkın konusunu oluşturan tesisin (olayda yer altı pis su mecrasının) tamamının bir daha tamir ve ihyası mümkün olmayacak şekilde kendiliğinden ya da hak sahipleri tarafından yıkılması halidir. Delil tesbiti yoluyla uzman bilirkişiden alınan 17.2.1986 tarihli raporda çekişmeli pis su kanalının davacıya ait bölümünde kırık meydana geldiği ve atık suların kırıktan sızdığı belirtilmiş ise de, bu duruma davacının zeytin sarnıcı inşa etmek için yaptığı kazının sebebiyet verdiği açıkça anlaşılmaktadır. Kaldı ki davacı, davada sızıntının giderilmesi şeklinde bir istek ileri sürmüş de değildir.
O halde, mahkemece değinilen yönler gözetilerek elatmanın önlenmesi hakkındaki davanın da reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu üzere hüküm kurulması isabetsizdir. Davalıların temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK.nun 428. maddesi gereğince (BOZULMASINA), peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 19.3.1987 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.