 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Birinci Hukuk Dairesi
E:1987/4429
K:1987/6913
T:06.07.1987
- ONAYLI İSKAN KAYDI
- AYNI YER İÇİN VERİLEN DEĞİŞİK İSKAN KAYITLARI (GEÇERLİK KOŞULU)
* ÖZET : Onaylanmış iskan kaydı ile tapuya tescil edilmese dahi mülkiyet ilgilisine geçer.
Aynı yer için, ayrı ayrı kişiler adına değişik iskan kayıtları oluşturulduğunun saptanması durumunda, sonraki tarihli kayda değer verilmesi gerekir.
(2510 s. İskan K. m. 23/3)
(YİBK., 1.11.1944 gün ve 9/10 s.)
(YİBK., 14.5.1984 gün ve 10/4 s.)
Taraflar arasındaki davadan dolayı, (Selim Asliye Hukuk (Hakimliği)nden verilen 15.9.1986 gün ve 123/86 sayılı hükmün onanmasına dair daireden verilen 20.1.1987 gün ve 13813/127 sayılı kararın su resi içinde tashihen tetkiki davalı tarafından istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü
Davacılar, miras bırakanları Mustafa, Hürü ve Kamile 1937 yılında iskan yoluyla verilen davaya konu taşınmazların sonradan tescil ilamına dayanılarak davalı adına tapuya kaydedildiğini ileri sürmüşler, iptal ve tescil isteğinde bulunmuşlardır. Gerçekten, iptali istenilen tapu kayıtları, 6.5.1974 tarih, 202/68 sayılı tescil ilamı esas alınmak suretiyle oluşturulmuştur. Ne var ki, anılan ilam, aslı tapusuz bulunan taşınmazların tapuya tescilini öngören bir ilam niteliğinde olmayıp, çekişmeli taşınmazların önceden (1937 yılında) davalı ve müştereklerine iskanen verildiğinin anlaşıldığından söz eden; diğer bir anlatımla, iskan kayıt~arına geçen yerlerin tapuya tescili sonucunu doğuran bir ilamdır. Nitekim davalı, çekişmeli taşınmazların kendisine ve müştereklerine iskanen verilmiş olmasına karşın, malikleri hanesinde tahrifat yapılarak iskan kayıtlarının davacıların üzerine geçirilmek istendiğini savunmaktadır. Bilindiği üzere, temliki onaylanmış iskan kayıtları, tapuya tescil edilmese dahi ilgilisine veya ilgililerine (tahsis yapılana veya yapılanlara) mülkiyet hakkı bahşeder. Anılan yön, 1.11.1944 tarih, 9/30 sayılı Yargıtay İnançları Birleştirme Kararında belirtilmiş bulunmaktadır. Bu itibarla, somut olayda uyuşmazlığın sağlıklı ve adil bir çözüme kavuşturulması, davaya konu taşınmazların kime yada kimlere iskan yoluyla verildiğinin eş bir deyişle, gerçek iskan hak sahiplerinin kimler olduğunun açık ve kesin bir biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır.
Hemen belirtmek gerekir ki, 6.5.1974 tarih 202/68 sayılı tescil ilamı, tarafı olmayan davacıları bağlamaz. Ancak, iskan tahsisini yapan Hazine'nin taraf olduğu önceki davadan dolayı verilen ilamın, gerçek iskan hak sahiplerini göstermesi bakımından takdiri bir delil teşkil edeceği kuşkusuzdur.
O halde, konunun uzmanı olan bilirkişi yada bilirkişi kurulu aracılığıyla 1937 yılı iskan tevzi defterleri üzerinde inceleme yaptırılmalı, uzman bilirkişiden veya bilirkişi kurulundan ayrıntılı rapor alınmalı, gerektiğinde defterlere mahkemece de bakılmalı, ayrıca, 6.5.1974 tarihli tescil ilamı ile çekişmeli taşınmazlarda süregelen kullanma (tasarruf) durumu değerlendirilerek gerçek iskan hak sahibi yada sahiplerinin kimler olduğu duraksamaya yer bırakmayacak şekilde ortaya çıkarılmalıdır. Öte yandan, aynı yerler için ayrı ayrı kişiler adına mükerrer olarak iskan kayıtları oluşturulduğunun saptanması halinde, 14.5.1984 tarih 10/4 sayılı Yargıtay inançları Birleştirme Kararı gözetilmek suretiyle sonuca gidilmelidir. Yerel Mahkemenin değinilen yönleri açıkça ortaya koyacak nitelikte ve içerikte hükme yeterli bir soruşturma yapmadan yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir. Anılan hususlar davalının karar düzeltme isteği üzerine bu kez yapılan inceleme sonucu anlaşılmış bulunduğundan HUMK.nun 440. maddesi uyarınca karar düzeltme isteğinin kabulüne ve Dairenin yanılgılı değerlendirmeye dayanan 20.1.1987 tarih 13813/127 sayılı kararının ortadan kaldırılmasına,
Selim Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 15.9.1986 tarih 123/86 sayılı kararının yukarıda belirtilen nedenlerden ötürü HUMK.nun 428. maddesi gereğince (BOZULMASINA), peşin alınan harcın temyiz edene geri verilmesine, 6.7.1987 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.