 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Birinci Hukuk Dairesi
E: 1987/13571
K: 1988/2163
T: 29.02.1988
DAVA : Taraflar arasında görülen elatmanın önlenmesi ve kan davası sonunda, Yerel Mahkemece verilen karar davalılar İsmail Ve Fatma Vekilleri tarafından yasal süre içerisende temyiz edildiğinden dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Davacı, maliki olduğu 22 parsel sayılı arsasına komşu olan davalıların ruhsat ve proje dışında balkon yaptıklarını ve pencere açtıklarını ile sürerek, yıkım suretiyle elatmanın önlenmesini istemiştir. Davalı davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, 0,60 m2 lik taşan balkon kısmının yıkılmasına, İmar Yasasına aykırı olarak açılan percerelerin kapatılmasına karar verilmiştir. Gerçekten, yapılan keşifte hazır bulunan uzman bilirkişinin düzenlediği rapordan davalıya ait balkonun 0.60 m2 lik kısmının taşkın olduğu saptanmıştır. Bu nedenle, taşkın balkon kısmın yıkılması suretiyle elatmanın önlenmesine karar verilmesi doğrudur. Davalı tarafın bu yöne ilişkin temyiz itirazları yerinde değildir, reddine.
Davalının, pencerelerin kapatılmasına ilişkin hükme yönelik temyiz itirazlarına gelince:
Bu konudaki uyuşmazlığın, MK.nun komşuluk hukukuna ilişkin 661. maddesinde yer alan ilkeler çerçevesinde çözüme uluştırılacağı kuşkusuzdur. Öncelikle belirtmek gerekirki; her taşınmazın maliki komşularına zarar vermeyecek ve hoş görü sınırlarını aşmayacak biçimde mülkiyet hakkını kullanmakta serbesttir.
Davalının mülkiyet alanı içerisinde inşa ettiği binanın İmar Yasasına ve projesine aykırı olduğu iddiası da genel mahkemelerde dinlenemez.
Olayda çözüm bekleyen tek sorun; davalının kendi çapı içerisinde kalan pencerelerinin, gerçekten davacıya zarar verip vermediğinin, veriyorsa nitelik ve derecesinin, zarar varsa, hak dengesi de kurulmak suretiyle hangi önlemler alınarak giderilebileceğinin saptanmasından ibarettir.
Günümüzde; yalnız ülkemizde değil, tüm dünyadaki yerleşim merkezlerinde insanlar, bitişik düzen içerisinde yaşamaya, hoşgörü sınırları içerisinde kalan, karşılıklı zararlara katlanmaya mecburdurlar. Öncelikle davacının, davalıya ait pencerelerin kapatılması yolundaki isteğini salt mahremiyete dayandırıp dayandırmadığının araştırılması ve değerlendirilmesi geerekir.
Uzman bilirkişi aracılığı ile yapılacak soruşturma sonunda gerçekten hoşgörü sınırlarını aşan, ciddi bir zararın varlığı saptandığı takdirde, bu zararın, taraflara karşılıklı ve dengeli bir şekilde yüklenecek hangi hoşgörüler ve hangi özverilerle giderilebileceğinin özenli, inandırıcı ve kesin bir biçimde ortaya konmasında da zaruret vardır. Davalının kendi duvarları üzerindeki pencerelerin kapatılmasına dair hüküm kurulmakla, uyuşmazlık çözülmüş, adalete ulaşılmış olamaz.
Bu yasal ilkeler, sosyal gerçekler gözetilmeden, yüzeysel bir soruşturmaya ve hukuksal olmayan subjektif değerlendirmelere dayanılarak, davalının mülkiyet hakkını kısıtlama sonucunu doğuracak biçimde "pencerelerinin kapatılmasına" karar verilmesi yasaya ve dosya içeriğine aykırıdır.
SONUÇ : Davalının bu konuya ilişkin temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK.nun 428. maddesi gereğince (BOZULMASINA), peşin alınan harcın temyiz edene geri verilmesine, 29.2.1988 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.