 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Birinci Hukuk Dairesi
E: 1987/1305
K: 1987/4122
T: 01.05.1987
DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı, (Altındağ Dördüncü Asliye Hukuk Hakimliği)nden verilen 29.5.1986 gün ve 162/535 sayılı hükmün onanmasına dair daireden verilen 22.10.1986 gün ve 10982/10995 sayılı kararın süresi içinde tashihen tetkiki davacılar vekili tarafından istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Davada, çekişmeli apartman dairesine ilişkin olarak vekili aracılığıyla yapılan temliki işlemin muvazaa, hile, ikrah yetkisizlik vekaletin kötüye kullanılması ve gabin hukuksal nedenleri ile illetli bulunduğu ileri sürülmüş, iptali istenilmiştir. Mahkemece, salt vekaletin kötüye kullanılması hukuksal nedenine hasren nitelendirme yapılmış ve (...temliki yapan vekilin vekaletnamesinde satışa açıkça yetki verildiği, davalının da vekaletnameye güvenerek taşınmazı satın aldığı, esasen vekalet görevi kötüye kullanılmış ve bundan muris yada davacılar zarar görmüş ise BK.nun 388 ve müteakip maddeleri uyarınca vekilin sorumlu olacağı ve onun aleyhinde dava açılabileceği hususları gerekçe gösterilerek davanın reddine karar verilmiştir.
Davacılardan Yasemin, 29.1.1986 tarihli oturumda davasından vazgeçtiğini bildirip, beyanını imzası ile doğruladığına göre, davanın reddine karar verilmiş olması anılan davacı yönünden vazgeçmesinden ötürü, sonucu itibariyle doğrudur. Yasemin'in karar düzeltme isteği yerinde değildir. Davacı Aşkın'a velayeten Ergün'ün düzeltme isteğine gelince; gerçekten, davanın dayanağını oluşturan maddi olayları (vakıaları) bildirmek yanlara, (taraflara) hukuksal nitelendirmeyi yapmak hakime aittir. Diğer bir anlatımla dava dilekçesinde bildirilen olaylara uygulanacak hukuk kuralını (kanun hükmünü) bulmak tamamen hakimin işidir. Ancak, davada birkaç hukuki sebebin bir arada incelenebilmesi, hukuki sebeplerin bir tanesinin yada bir kaçının diğer hukuki sebeplerin yada sebebin incelenmesine olanak tanıdığı müddetçe mümkündür. Bu yön Hukuk Genel Kurulu'nun 19.1.1974 gün 1972/2-584 esas, 14 karar sayılı kararında: (.... Davacının davasında dayandığı maddi olaylar için birkaç hukuki sebebi birarada göstermesinde ilke olarak Usul Kanuna aykırılık yoktur. Hukuki sebeplerden bir tanesinin diğer hukuki sebebin incelenmesine imkan verme niteliği bulunduğu müddetçe ehemmiyet ve lüzum derecesine göre, birden fazla hukuki sebep birarada inceleme ve tahkik konusu yapılabilir....) denilerek ifade edilmiş bulunmaktadır.
Davacılar vekili, davada muvazaa, hile, ikrah, yetkisizlik, vekaletin kötüye kullanılması ve gabin hukuksal nedenlerine dayandıklarını bildirmiştir. Yukarıda açıklanan usul kuralları karşısında, dayanılan hukuksal nedenlerin ve bunlara bağlanan olayların birbirleri ile bağdaşacak hale getirilmesi gerektiğinin zarureti ortadadır.
O halde, yasaların değişik hükümlerine tabi olan ve birbirleriyle bağdaşmayan çelişen) hukuki sebeplerden hangisine yada hangilerine dayandığı davacılar vekilinden sorulup davasının açıklattırılması ve yapacağı açıklama çerçevesinde yargılamaya devam edilmesi zorunlu iken, anılan usuli işlem yerine getirilmeden davaya bakılarak hükme bağlanması doğru değildir. Kabule ve nitelendirmeye göre de yerel Mahkemenin ret gerekçesi yasaya ve yargısal kararlara içtihatlara uygun düşmemektedir. Şöyleki; Borçlar Kanununun gerek temsile, gerekse vekalet aktine ilişkin hükümlerinden anlaşılacağı üzere, vekaleten temsil yetkisi, kural olarak vekalet verenin yararına kullanılmalıdır. Eğer vekil; vekaletnameye dayalı temsil yetkisini kasten vekalet verenin zararına, kendisinin yada iş ve elbirliği yaptığı anlaşılan başka birinin yararına kullandığı takdirde, yapılan işlem, temsil yetkisinin sınırları içerisinde kalmış olsa bile vekalet vereni (temsil olunanı) bağlamaz. Böyle bir davranışıyla vekil, vekalte görevini kullanmakla yetkisini kötüye kullandığını bilerek vekil ile sözleşme yapan da hakkını kötüye kullanan kişi durumuna düşmektedir. Bu itibarla mahkemenin nitelendirmesi çerçevesinde yapılacak iş; toplanan tüm delillerin hayatın olağan akışına, yanların durumlarına ve olayın kendisine özgü yönlerine uygun düşecek şekilde değerlendirilip, yukarıda değinilen ilke gözetilerek varılacak sonuca göre bir hüküm kurulmasından ibarettir. Belirtilen hususlar, davacılar vekilinin karar düzeltme isteği üzerine bu kez yapılan inceleme sonunda anlaşılmış olmakla:
HUMK.nun 440. maddesi uyarınca davacılardan Aşkın'ın davacı hakkındaki karar düzeltme isteğinin kabulüne ve Dairenin yanılgılı değerlendirmeye dayanan 22.10.1986 tarih, 10982/10995 sayılı onama kararının sözü edilen davacı yönünden ortadan kaldırılmasına,
Altındağ Dördüncü Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 29.5.1986 tarih, 162/535 sayılı kararının belirtilen nedenlerden ötürü, davacı Aşkın'ın dava isteğine hasren HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan harcın temyiz edene geri verilmesine, 1.5.1987 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.