 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Birinci Hukuk Dairesi
E: 1987/13019
K: 1988/2394
T: 03.03.1988
DAVA : Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda yerel Mahkemece verilen karar bir kısım davalılar vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edildiğinden dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Davacı, Nisan/1936 tarih 118 no'lu tapu kaydında maliki olduğu taşınmazın bir kısım yerinin, tapulamaca davalılar adına tesbit gören 3329 sayıyı parsele katıldığını ileri sürmüş; iptal ve tescil isteğinde bulunmuştur.
Davalılar, çekişmeli yerin kendilerine iskanen verilen 17.3.1986 tarih 70 numaralı tapu kaydının kapsamında kaldığını savunmuşlardır.
Mahkemece, sabit oluduğundan sözedilerek davanın kabulüne karar verilmiştir. Ne var ki yapılan inceleme ve uygulama hükme yeterli değildir. Bilindiği üzere, bu tür bir uyuşmazlığın sağlıklı olarak çözüme kavuşturulması; çekişmeli yerin hangi yana ait tapu kaydının kapsamında kaldığının duruksamaya yer bırakılmayacak şeklide saptanmasını ve çakıma (tedahül) durumu ortaya çıktığı takdirde de kayıtlardan hangisine üstünlük tanınması gerektiğinin belirlenmesini zorunlu kılar.
O halde, yeniden keşif yapılarak, yanlara ait tapu kayıtları yöreyi iyi bilen yaşlı ve yansız kişilerden seçilerek yerel bilirkişiler aracılığı ile bu işlerden anlayan uzman bilirkişi huzurunda çekişmeli yere gereği gibi uygulanmalı, komşu taşınmazlara ilişkin tapu veya benzeri kayıt ve belgeler varsa dosyaya getirtilerek uygulama onlardan da yararlanılmalı, yerel bilirkişilerce bilinemeyen sınırlar yönünden yanlara tanık dinletebilme olanağı tanınmalı, böylece çekişmeli yerin tesis amaçları da dikkate alınarak hangi yana ait tapu kaydının kapsamında kaldığı açıkça belli edilmelidir. Her iki kaydın da bu yeri kapsadığının anlaşılması, diğer bir anlatımla kayıtların çekişmeli yerde çakıştıklarının (tedahül ettiklerinin) ortaya çıkması halinde ise, 2510 sayılı yasının 23. maddesi hükmü ve 14.5.1984 tarih 10/4 sayılı Yargıtay İnançları Birleştirme kararı gözetilmek suretiyle sonuca gidilmeli ve varılacak sonuç doğrultusunda sağlıklı bir hüküm kurulmalıdır.
Yerel mahkemenin değinilen hususları tam olarak açıklığa kavuşturmadan ve değerlendirmeden yazılı şekilde hüküm kurması isabetsizdir. Davalının temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü H.U.M.K.'nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA 3.3.1988 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.