 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Birinci Hukuk Dairesi
E: 1987/11459
K: 1988/888
T: 03.02.1988
DAVA : Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda yerel Mahkemece verilen karar yasal süre içinde duruşma istemi ile birlikte temyiz edilmekle dosya incelendi, mürafaa istemi kıymet yönünden reddedildi, gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili, tapunun 23.8.1963 tarih 50 numarasında "hane maa kabaklık" niteliği ile kayıtlı bulunan 6848,75 m2'lik taşınmazdaki yalnızca haneye ait 1/2 yarı payın satışı için dava dışı (M.A.) isimli kişiye 8 Ekim 1982 günlü vekaletnamenin verildiğini, buna rağmen vekil (M.A.)'ın vekaletnamede öngörülen yetkisini aşarak taşınmazın tamamındaki yarı payı davalı kardeşi (R.A.)'a satıp temlik ettiğini ileri sürmüş, tapudaki yarı pay temlikinin taşınmazın "kabalık" olan bölümü yönünden ipatilini istemiştir.
Mahkemece, vekili aracılığıyla gerçekleştirilen temliki işlemde yetkinin aşıldığının tesbit edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Gerçekten, davacının (M.A.) isimli kişiye yarı pay satışı yönünden kamusal biçimde (esmi şekilde) düzenlenen 8.10.1982 tarihli özel vekaletnameyi verdiği, vekilin de bu vekaletnameyi kullanarak çekişmeli yarı payı kardeşi olan davalıya 225.000.- lira bedel karşılığında satıp temlik ettiği dosya içeriğinden anlaşılmaktadır. Somut olayda uyuşmazlık; vekaletnamedeki yetkinin aşılarak, vekalet vereni (davacıyı) zarara sokan haksız bir eylemin yaratılıp yaratılmadığı noktasından kaynaklanmaktadır. Hemen belirtmek gerekirki, belli ve muayyen bir yerin satış için yetki alan (vekil), yetkisini aşarak ve hel kardeşi olan davalı ile iş ve elbirliği ederek vekalet vereni (davacıyı) haksız bir eyleme maruz bırakmış ise, vekalet verenin (davacının) elbette bu tür eylem sonucu oluşturulan tapu kaydının iptalini dava ve talep etme hakkı vardır. Ne var ki, hakim önünde gelen böyle bir davada, vekaletnamedeki yetki sınırının aşılıp aşılmadığını açık ve kesin olarak saptamak durumundadır.
Davaya konu taşınmaz, tapuda (6848.75) m2 yüzölçümü ve "Hane maa Kabaklık" niteliği ie kayıtlı olup; temlikte kullanılan 8.10.1982 tarihli vekaletnamede ise (...Cilt 143, Sahife 45, sıra 50 de kayıtlı HANE'deki hak ve hisseninn tamamının dilediği bedel ve şartlarla satmağa...) denilmiş bulunmaktadır. Ayrıca, vekaletnameye önce (Hane ve Kabaklıktaki hak ve hissenin) yazıldığı; ancak sonradan (Kabaklık) sözcüğünün silinerek vekaletmameden çıkarıldığı da anlaşılmaktadır. Ancak, bu silinti H.U.M.K.'nun 298. maddesinde öngörüldüğü şekilde vekaletnameyi düzenleyen noter tarafından tasdik edilmiştir. Esasen, vekaletnamenin metni de inkar edilmiş değildir.
O halde, olayda sağlıklı bir çözümü ulaşılabilmesi ve adil bir hüküm kurulabilmesi için yerinde keşif yapılarak temlik tarahinde Hanenin yarı pay değeri ile Bakalığın yarı pay değerinin neden ibaret olabileceği ayrı ayrı saptanmalı, bunun yanısıra haneye hasren ve ifraz sonucunu doğuracak bir satışın yapılmış kolup olamayacağı da açıklağa kavuşturulmalı ve deliller tümüyle toplandıktan sonra vekaletnamenin içeriği, kapsamı ve özellikle yetki sınırı özenli bir değerlendirmeye tabi tutulmalıdır.
Yerel mahkemenin değinilen şekilde bir inceleme ve değerlendirme yapmadan, noksan soruşturma ile yetinerek yazılı olduğu üzere hüküm kurması isabetsizdir.
Davacının temyiz itirazı yerindedir. Kabulüyle hükmün yukarıda açıklanan nedenlerden ötürü H.U.M.K.'nnu 428. maddesi gereğince BOZULMASINA 3.2.1988 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.