 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
15. Hukuk Dairesi
E: 1987/4501
K: 1988/3152
T: 06.10.1988
DAVA : Taraflar arasındaik davanın, (Bursa 4. Hukuk Hakimliği)nce görülerek reddine dair verilen 27.5.1987 tarih ve 40-325 sayılı hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş olmakla; dosyadaki kağıtlar okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2 - Davacı vekili, müvekkilinin yapımını üstlendiği 6 adet armüllü dokuma tezgahını imal ederek davalılara teslim ettiği halde bedelleri olan 6 milyon TL.nın ödenmediğinden tahsilini dava etmiştir.
Davalılar vekili, dokuma tezgahlarını eksi bir durumda 30.8.1985 tarihinde teslim alındığını, davacıya 1.750.000 TL. peşin ödendiğini, daha sonra peyderpey 1.750.000 TL. ödemede bulunulduğunu, oysa tezgahların teslim tarihindeki değerlerinin 1.500.000 TL. dan ibaret olduğunu, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece BK.nun 364. maddesi gereğince bedelin teslim sırasında ödendiği, aksini ispatının davacıya düştüğü, taraf defterlerinde alacak-borç ilişkisen rastalnmadığı,davacı taraf malları teslim ettiğine göre, bedelin teslim sırasında ödenmediğinin yasal ve yazılı delilerle ispat etmesi gerektiği, davacı bunu ispat edemediği gibi davalı tarafa yemin de teklif etmediğinden davanın reddine karar verilmiştir.
Taraflar arasında akdi liişki kabul edilmekle beraber, dokuma tezgahlarının bedelleri götürü veya birim fiyat esasına göre kararlaştırılmadığından, BK.nun 366. madde hükmüne uygun şekilde yapılan şeyin kıymeti ve yüklenicinin masrafı esas alınarak bilirkişi aracılığı ile bedellerinin tayininde yasaya bir aykırılık yoktur. Burada çözümlenmesi gereken sorun, davaya konu edilen tezgah bedellerinin gerçekten davacıya ödenip ödenmediği ve buna ilişkin ispat yükümünün taraflardan hangisine ait olduğu noktasında toplanmaktadır.
Hemen belirtilmelidir ki, BK. 364. madde de yer alan hüküm, eser bedelinin istenebilirliği (muacceliyeti) ile ilgilidir. Maddenin ilk fıkrasında"işin parası teslim zamanında ödenir." deyiminden amaç, taraflarca aksi kararlaştırılmamış olmadıkça, yüklenicinin kural olarak teslimden önce işbedelinin ödenmesini isteyemiyeceğini belirtmektir. Diğer bir deyimle, eser teslim edilmelidir ki, yüklenici bedeli isteme hakkı doğmuş olsun. Yoksa anılan madde hükmü eserin teslim edilmesi durumunda bedelinin de ödendiğinin kabulü gerektiği yolunda bir varsayım (karineyi) içermemektedir. Nitekim 364. maddenin kenar başlığı "ücretin muacceliyeti" şeklinde olup, maddede yalnız ödeme zamanı düzenlenmiştir. (K. Tunçomağ, T. Borçlar Hukuku, Cilt: 2, sh: 1048; H. Tandoğan, Borçlar Hukuku, Cilt: 2, sh. 302).
Öte yandan, eser sözleşmesinden kaynaklanan alacağın istenebirlik (muacceliyet) kazanması ile bunun ödenmesi durumunu birbiriyle karıştırmamak gerekir. Yukarıda açıklandığı üzere eser bedelinin ödenebilirliği BK. 364. madde hükmü doğrultusunda saptanmalı, ödemenin yapıldığının kanıtlanması ise, MK.nun 6. maddesinde düzenlenen genel ispat kuralına göre çözümlenmelidir. Bilindiği gibi anılan madde, yasa aksini emretmedikçe iki taraftan herbiri iddiasını ispatla yükümlü tutulmuştur.
Somut olayda davalılar tezgahların imali tamamlanmadan teslim aldıklarını savunduklarına ve eksikliklerin davalılar tarafından ikmal edildikleri gerçekleştiğine göre, teslim anında dahi bedelin istenebilirlik kazandığından sözedilemez. Çünkü eserin teslim olgusu, onun amaca uygun kullanılması olanağını da içermektedir.
Tüm bu ilkeler gözönünde tutularak davalı iş sahiplerinin ödeme savunmalarını ispatla yükümlü tutulmalı gerekirken, ispat yükümü tersine çevrilerek yazılı olduğu şekilde davacının kendisine eser bedelinin ödenmediğini ispat etmediğinden bahisle davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ : Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, 2. bentte gösterilen sebepten dolayı hükmün davacı yararına BOZULMASINA, istek halinde ödediği temyiz peşin harcının temyiz eden davacıya iadesine, 6.10.1988 gününde oybirliğiyle karar verildi.