 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
15. Hukuk Dairesi
E: 1987/4355
K: 1988/383
T: 03.02.1988
DAVA : Alacaklı Ali ile borçlu Ahmet üçüncü kişi Orhan arasında çıkan davadan dolayı, (Ankara 5. İcra Tetkik Mercii Hakimliği)nce verilen 2.4.1987 gün ve 1985/327-1987/325 sayılı hükmü bozan Dairemizin 28.9.1987 gün ve 1987/2492-1987/3297 sayılı ilamı aleyhinde davalı üçüncü kişi vekili tarafından karar düzeltilmesi isteğinde bulunulmuş ve karar düzeltme dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla; dosyadaki kağıtlar okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Yapılan icra takibinde üçüncü şahsın, elinde haczedilen mallar hakkında istihkak iddia etmesi üzerine icra memurluğunca İİK.nun 99. maddesi hükmünce alacaklıya dava açması için verilen sürede, istihkak iddiasının kaldırılması isteği ile açılan dava sounnda, üçüncü şahsın istihkak iddiası haklı görülmekle davanın reddine dair verilen mercii kararı Dairemizce, "...İİK.nun 280/4. maddesi hükmünce ticari işletmeyi veya işyerindeki emtianın tamamını veya bir kısmını satın alan üçüncü kişinin, borçlu tarafından alacaklılarını izrar kastıyla hareket ettiğini bildiği kabul edilir. Bu karine aynı maddede açıklanan ilan ve bildirimlerin yapılmış olması ile çürütülebilir. Davalı üçüncü kişinin yasal bu karineyi çürütmeye elverişli delil ikame edememesi karşısında istihkak iddiasının ridde suretiyle davanın kabulü gerekirken aksine hüküm tesisinin isabetsiz olduğu..." gerekçesi ile karar bozulmuş ve bu bozmaya karşı davalı ise, iptal davalarına ilişkin İİK.nun 280/4. maddesi hükmünün istihkak davalarında uygulanamayacağını ileri sürerek tashihi karar talebinde bulunmuştur.
Gerçekte İİK.nun 277 ve müteakip maddelerinde yer alan tasarrufun iptali davalı, bir borcun doğumundan sonra, borçulunun maddi hukuk açısından geçerli bir akitle, fakat alacaklıdan mal kaçırmak amacıyla yaptığı tasarruflara ilişkin olup, yapılan tasarrufa konu mal veya hak üzerinden alacağı tahsiline imkan sağlar (İİK. md. 283). İptal davalarında tasarrufa konu mülkiyet veya hakkın alıcısına geçtiği hususu tartışmasızdır. Ancak yapılan bu tasarrufta satıcı olan borçlunun kötüniyetini, yasa maddesinde açıklanan koşullarda alıcının da bildiği ve bu karinenin aksinin üçüncü kişi tarafından anılan Yasanın 279/son ve 280/4. maddelerinde açıklanan şekilde ispat edilebileceği kabul edilmiştir.
Oysaki, icra hukukunda istihkak, mahcuz mal üzerinde üçüncü kişinin mülkiyet veya ayni veya kişisel hak iddiasında bulunmasıdır. İİK.nun 97/11. maddesi gereğince umumi hükümler dairesinde çözümlenmesi gereken istihkak davalarında menkulü elinde bulunduran üçüncü kişi yararına 97/a maddesinde kabul edilen mülkiyet karinesinin aksini ispat yükümlülüğü alacaklıya düşer.
O halde iptal davalarının ispatında genel olarak ortaya çıkan güçlükler nedeniyle yasa koyucunun alacaklı yararına kabul ettiği karinelerin, ayrı kurallara ve ayrı bir prosedüre tabi olan istihkak davaları için uygulama olanağı bulunduğu söylenemez.
Olayda, menkul mahcuzları ve işyerini hacizden önce borçludan devralan ve yararına mülkiyet karinesi bulunan üçüncü kişinin borçlu ile muvazaada bulunduğu ve devrin hukuken geçersizliği (BK. md. 18) alacaklı tarafından def'i olarak ileri sürüldüğüne göre, genel ispat kuralı doğrultusunda (MK. md. 6) bu def'in ispat yükümlüsü, davacı alacaklıdır. Diğer taraftan İİK.nun 44/3. maddesinde, ticareti terk eden tacirin birinci fıkrada açıklandığı üzere ticaret siciline vereceği mal beyanından itibaren 1 ay süre ile haczi kabil malları üzerinde tasarruf edemeyeceği kabul edilmiş ise de, aynı maddenin dördüncü fıkrası ile, iyiniyetli üçüncü şahısların elde ettikleri hakların mahfuz bulunduğu kaydedilerek kötüniyet karinesi, yalnız karı koca, usul ve füruu ile, nesepten ve sebepten ikinci dereceye kadar hısımlar ve evlat edinen ile evlatlık arasındaki iktisaplar için kabul edilmiştir. MK.nun 3. maddesinde açıklandığı üzere, bir hakkın doğumu için kanunen hüsnüniyet şart kılınan hallerde asıl olan onun vücududur. Buna göre akis ispatlanıncaya kadar satın veya devralanın iyiniyeti asıldır. Bu durumda 44/1. maddesine uygun işlem yapmayan borçludan işyerini ve ticari emtiayı devir alan üçüncü şahsın iyiniyetli olmadığı iddiasının davacı alacaklı tarafından ispatlanması gerekir.
Davacı alacaklı, yapılan devir işleminde gerek üçüncü şahsın borçlu ile muvazaada bulunduğuna, gerekse kötüniyetli olduğuna yönelik iddialarını ispatlayacak bir delil göstermemiş olduğundan, ispatlanamayan davanın mercii hakimliğince reddedilmesi usul ve yasaya uygundur. Bu hususlar gözden kaçırılarak ve iptal davalarına özgü kötüniyet karinesinin, ayrı kuralları olan istihkak davasına da uygulanması gerektiği görüşü ile kararın bozulması yasaya aykırı olup, davacının bu yönlere ilişen karar tashihi isteği haklı bulunmuştur.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı üçüncü kişinin karar tashihi isteği HUMK.nun 440/4. maddesine göre haklı görülmekle kabulüne ve Dairemizin 28.9.1987 tarih, 1987/2942-1987/3297 sayılı bozma kararının kaldırılarak, mercii kararının yazılı nedenlerle (ONANMASINA), bakiye 1000 lira ilam harcının davacı alacaklıdan alınmasına, 3.2.1988 gününde oybirliğiyle karar verildi .