 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
15. Hukuk Dairesi
E: 1987/2052
K: 1988/494
T: 11.02.1988
DAVA : Taraflar arasındaki davanın İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesince görülerek reddine dair verilen hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş olmakla dosyadaki kağıtlar okunduktan, sonra işin gereği konuşulup düşünüldü :
KARAR : Davacı 24.4.1978 tarihli sözleşmeyle davalıya ihale ettiği dekapaj ve kömür çıkarma işinden dolayı 14.270.000 TL. fazla ödeme yapıldığını, davalı yüklenicinin yapmadığı halde hakedişler de yapılmış gibi gösterilerek bu istihkakı aldığını, ayrıca 13.6.1980 tarihli diğer sözleşmeyle M 3'ü 270 TL.'dan davalıya dekapaj ve kömür çıkarma işi verildiğini, oysa önceki sözleşmenin M3 bedeli 63.35 TL. birim fiyat olup, eğer eksik bırakılan ve bedeli alınan eksik iş önceki sözleşme gereğince yapılmış olsaydı, bu ikinci sözleşme nedeniyle 270 TL.'lık birim fiyatın uygulanmayacağını, böylece her iki sözleşmeye konu edilen birim fiyat farkından dolayı 45.513.216 TL. zarara uğradığını ileri sürerek bunun da davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Görülüyor ki her iki kaleme ilişkin uyuşmazlık, taraflar arasında yapılan 24.4.1978 tarihli sözleşmeden kaynaklamıştır. Diğer bir deyimle, davalıya ilk sözleşme konusu işten dolayı gerçekten fazla bir ödeme yapılıp yapılmadığının tesbiti için sözleşmede yer alan metrajların ve birim fiyatlarının incelenmesi gerekecektir. O halde, olayda haksız iktisabın varlığından sözedilerek zamanaşımının haksız iktisap hükümlerine göre saptanması doğru değildir.
Hemen belirtilmelidir ki, karşılıklı edimleri içeren akitlerde B.K.'nun 128 inci maddesi hükmü gereğince kural olarak zamanaşımının süresi,a alacağın muaccel olacağı tarihten başlar. Bundan başka, 6763 sayılı T.T.K.'nun Mer'iyet ve Tatbik Şekli Hakkındaki Kanunun 41 inci maddesi ile B.Y.'sının 126 ncı maddesine eklenen fıkra gereğince kural olarak bütün istisna akitlerinden doğan uyuşmazlıkların 5 yıllık zamanaşımına tabi olduğu öngörülmüştür. Anılan kanun Türk Medeni Kanununun yürürlüğünden sonra kabul edilmiş olduğundan artık B.K.'nun 363 üncü maddesinin olayda uygulama olanağı kalmamıştır. Yargıtay'ın yerleşmiş ictihadları da bu doğrultudadır. (Yargıtay 15. Hukuk Dairesi 1.3.1983 gün ve 277/406 sayılı kararı; yine 15.H.D. 4.11.1982 tarih ve E. 1982/1990 sayılı kararı; HGK. 3.4.1983 tarih ve 47/11 sayılı; aynı kuralın 6.1.1968 gün ve E.T./1728, K.6; aynı kuralın 31.10.1984 tarih ve 982/15-1053 E. 891 sayılı kararı)
O halde, mahkemece işin esası incelenerek sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde davanın haksız iktisap hükümleri gereğince zamanaşımı yönünden reddi usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, 11.2.1988 gününde oybirliğiyle karar verildi.