Hukuki.NET


Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


T.C.
YARGITAY
14. Hukuk Dairesi
E:1987/8892
K:1989/1757
T:20.02.1989
  • ORMAN
  • KÜLTÜR ARAZİSİ
  • ORMAN DIŞINA ÇIKARMA
  • ZİLYEDLİKLE EDİNME
ÖZET : Aslı orman olup, zamanla kültür arazisine dönüştürülen bir taşınmaz, orman sınırları dışına çıkarılmadıkça zilyedlikle edinilemez.
(3402 s. Kadastro K m. 14,17,45,geçici m. 1/2)
Davacı temsilcisi tarafından, davalı Hamit aleyhine 8.12.1983 gününde verilen dilekçe ile kadastro tahdidine itiraz edilmesi üzerine Temel'de davaya katılarak yapılan duruşma sonunda; davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine dair verilen 29.9.1987 günlü hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı Orman İdaresi temsilcisi tarafından istenilmekle; süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinih kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek, gereği düşünüldü:
İlk defa yapılan keşfe ait 27.4.1986 günlü bilirkişi raporunda dava konusu taşınmazın etrafındaki arazi ile birlikte ve bitişik olarak orman bütünlüğünü oluşturduğu, toprak muhafaza karakteri taşıdığı ve Orman sayılan yerlerden olduğu belirtilmiştir. Son defa yapılan incelemeye ait 19.8.1987 günlü bilirkişiler raporunda ise genellikle aynı buluntular ifade edilmekle birlikte 562 metrekarelik kesimin Orman sayılan yerlerden bulunduğu, bakiyesinde ise mesken mevcut olduğu ve fındıklık haline getirildiğinden Orman sayılmayacağı bildirilmiştir. Şayet taşınmazın atlı orman ise ve zamanla bir kısmı tarım arazisi haline getirilmişse bu durum ayrıca orman sınırları dışına çıkarma işlemi bulunmadıkca orman sayılmamayı gerektirmez. Bilirkişilerin raporları arasında sonuç bakımından aykırılık vardır. İlk rapora itibar edilmediğine nazaran hiç değilse aradaki çelişkinin giderilmesi için yeni bir bilirkişi kurulu teşkil edilerek ve nedenleri de gösterilmek süretiyle aykırılıklar giderildikten sonra bir sonuca varılmalıydı. İnceleme ve soruşturma bu bakımdan yeterli görülmemiştir.
Ancak, bu arada ve öncelikle 3402 sayılı Kadastro Kanununun geçici 1/2. maddesi gereğince dosyanın görev yönünden Kadastro Mahkemesine gönderilmesi gereği gözetilmelidir.
Sonuç : Temyiz itirazlarının yukarıda gösterilen nedenlerle kabulü ile hükmün (BOZULMASINA), 20.2.1989 gününde oybirliği ve nedeninde oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Davacı yönetim temsilcisi, 2 sayılı parselin Orman sayılan yerlerden olduğunu ileri sürerek tesbitin iptalini, taşınmazın orman olarak bırakılmasını elatmanın önlenmesini istemiştir.
Yerel Mahkeme davayı kısmen kabul etmiştir. Temyiz incelemesi sırasında dairemizde çoğunluk, iki ayrı keşifde alınan raporlarının birbiriyle çelişik olması nedeniyle çelişkinin giderdilmesi gerektiğini vurgulayıp, bu sebeple kararın bozulması yolunda görüş birliğine varmıştır.
Kararın bozulması gerektiği yolundaki düşünceye katılıyoruz. Ancak, araştırmaya sevk olarak değilde, kesin bozma yapılması gerektiği kan ısı ile bozma gerekçesine katılmıyoruz.
Şöyleki: Yapılan her iki keşiftede taşınmazın kökende orman olduğu, kısmen tahrip edilen kesimde fındık ve meyva ağacı dikildiği, kısmen orman ağaçları ve bitkileriyle kaplı halen orman olduğu belirlenmiştir. Aradaki fark, birinci raporda bu husus açık ve kesin şekilde saptanıp açıklandığı halde, ikinci raporda, tahrib edilen kesimin bugünkü fiili durumu belirtilip öncesine değinilmemiş olmasıdır.
Genel olarak 6831 sayılı Orman Yasası ve bunu değiştiren diğer yasalara, Yargıtay 'in, özel daire ve HGK. kararlarına göre ormanların zilyetlik yolu ile kazanılması, özel mülke dönüşmesi olanaksızdır. Kaldiki en son çıkan 3402 sayılı Yasanın ormanlarda zilyetlik yolu ile yer kazanma olanağı tanıyan 45. maddesinin 1-2-3. fıkraları dahi Anayasa Mahkemesi'nce iptal edilmiştir.
Şimdi olayımızdaki taşınmazın durumunu incelendiğimizde, hiçbir mülkiyet belgesinin bulunmadığını ve davalının zilyetliğe dayandığını görüyoruz. Alınan raporlara göre taşınmazın üç ayrı görünümü taşıdığı gözlenmiştir. Bir kesiminin halen ladin-gürgen-meşe ağaçları ile kaplı halen orman olduğu, bir bölümünün tahribi süren bozuk orman alanı olduğu, bir bölümünün ise tamamen orman bitkisi yok edilip, fındık ve meyva fidanı dikildiği anlaşılmaktadır. Bu olgu ve görünümü ile bitişik ladin ormanının devamı olan taşınmazın tamamının orman olduğu ve kısmen açılıp tarım arazisi haline getirilmeye çalışıldığı açık ve kesin şekilde anlaşılmaktadır. Uzman bilirkişi orman mühendisi ilk raporda bu olguyu aynen anlatmıştır. Gerek olmadığı halde ikinci kez keşif yapılarak alınan raporda bu durum açıklandığı halde, tarım yapılan kesiminde, ormanın tahribi suretiyle oluştuğuna nasılsa değinilmemiştir. Bu gün, gözlenen fiili duruma bakıldığında, fındık dikildiği görülebilir. Ne varki taşınmazın bitişik ormanın devamı olduğu ve çevresinde halen orman olan kesimine ve yakında tahrib edilen kesimine bakıldığında herhangi bir mülkiyet belgeside bulunmayan taşınmazın tümümün orman olduğu. kısmen tahrib edildiği ortaya çıkmaktadır.
Esasen raporlar arasında çelişki olduğu söylenemez. Yalnız ikinci raporda aynı hususlar, taşınmazın durumu aynen tanımlandığı halde, fındık dikilen kesimin, ormanın tahribi sonucu oluştuğuna değinilmemiştir. Fındık dikilen bu kesimde en yaşlı fidanın 25 yaşında olduğu belirtilmiştir ki zilyetlik süresi ne olursa olsun ormanlar zilyetlikle kazanılamaz.
O halde hangi çelişki nasıl giderilecektir. Kesin bir gerçek karşısında çelişkiden söz etmek olanaksızdır: Ayrıca bu dava 2613 sayılı Yasa gereği yapılmış tahdide itiraz davasıdır. 1744 sayılı Orman Yasasının 2/B maddesinin uygulanması olayı yoktur. Yani bir dışarı çıkarma veya Orman tahdidi yapılmamaktadır. 2613 sayılı Yasa gereği yapılan tahdid nedeniyle bu taşınmazın orman olup olmadığı saptanacaktır.
Bu oluşuma göre ve mevcut kanıtları çerçevesinde taşınmazın bir kesiminin halen ladin ormanı olduğu, bir kesiminin, bozuk orman olduğu, bir kesiminde ise tahribat gerçekleştirilip fındık dikildiği ve tamamının evvelcede halende orman sayılan yer olduğu belirlenmiştir. Zilyetlik yolu ile ormandan yer kazanılamıyacağına göre davanın kabulü ve tüm taşınmazın orman olarak saptanmasına elatmanın önlenmesine karar verilmesi gerekir.
Sonuç : Yukarıda açıkladığımız nedenlerle, kararın tarım arazisi sayılan kesim için kesin olarak bozulması gerektiği ve araştırmaya gerek olmadığı kanısı ile, araştırmaya sevk şeklindeki bozma gerekçesine karşıyız.
Üye Ferruh ATBAŞOĞLU
Üye A. Tacettin SEÇKİN
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • [Sorumluluk hukuku] Dijital Sağlık ve Yasal Düzenlemeler: Bitkisel Ürünlerin Online Satışı 
  • 01.05.2025 13:12
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini