 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
14. Hukuk Dairesi
E: 1987/8386
K: 1987/8213
T: 16.11.1987
DAVA : Davacı vekili tarafından davalı aleyhine 16.7.1975 gününde verilen dilekçe ile tapulu taşınmaza elatmanı önlenmesi istenmesi üzerine sonradan kadastro sıfatı ile yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 3.3.1986 günlü hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davalı Belediye vekili tarafından istenilmekle gereği düşünüldü:
KARAR : Davacı, 1 parsel sayılı taşınmazın 22.10.1971 tarih, 55 no'lu tapunun kapsamı içinde kladığını ve zilyet olduğunu ileri sürerek belediyenin mer'a savı ile vaki elatmasının önlenmesini istemiştir.
Yerel mahkeme davayı kabul etmiş, belediye vekili hükmü temyiz etmiştir.
İncelenen dosyada yer alan, davacının dayandığı ve köküne 320 tarih 5 no'lu, keza aynı tarih 6 no'lu tapuların intikalen Mart 1931 tarih 10 numarada birleştiği miktarının 360 arşın olduğu gözlenmiştir. Mart 1931 tarih 10 numarada birleşen tapu 25.8.1969 tarih 55 numara ve 22.10.1971 tarih 6 numaraya intikal etmiş olup sınırları (Doğusu: çayır, Batısı Tarakiam, Kuzeyi: Göl Hüseyin, Güneyi: Temür Yolu) olarak yazılıdır.
Tapu kayıtları ve miktarla ilgili inceleme yapan fenni bilirkişiler Tapu Sicil Muhafızı Mustafa Kaynar ve tapu fen memuru H.Hüseyin Kocatürk'ün imzasını taşıyan 31.3.1981 tarihli raporda 360 arşının m2 olarak 206.70 m2'ye tekabül ettiği açıklanmıştır. Bu miktar açıklaması yanında 25.8.1969 tarih 55 no'lu tapunun mitara rağmen dayanaksız şeklide kadastro tesbitinde bu miktar aşılmıştır. 3.10.1985 tarihli krokide açıkça gösterildiği gibi aynı tapu kayıtlarının uygulandığı komşu taşınmaz olan 375 ada, 1 sayılı parselin günye sınırı temür yoluna göstermiş ve bu sınırın en güneydeki demiryolu dışında bir sınır olduğu işaretlenmiştir.
Aynı tapu kaytıları ile 375 ada, 1 sayılı parsel aynı kişiler adına ve 11 hektar 2500 m2 olarak saptanmış, dosyadaki tutanağın da kesinleştiği açıklanmıştır. 375 ada, 1 sayılı parsel için ayrıca 1937 tarih 6614 sayılı verlgi kaydı uygulanmıştır. Bu kaytıt 1937'de kurulmuş olup miktarı 6 hektar 50 ar'dır. Sözü geçen vergi kaydı, dava konusu 376 ada, 1 sayılı parsele değil, 375 ada, 1 sayılı dava dışı parsele ait olup onu tutanağında yazılı olduğu halde, bu kez çekime konusu parsele de ibraz edilmiş ve çelişik bir iddia ileri sürülmüştür.
Tapu kayıtlarının ilk kuruluşu 1320 yılına rastlar. Vergi kaydı 1937'de oluşmuştur.
Tapuya rağmen vergi kaydı miktarının artarılmış olması sonucu etkilemez, ayrı ayrı değerlendirmeyi gerektirmez. Tapunun doğu sınırı çayır göstermiş; komşu 378 ada, 1 sayılı; 382 ada, 1 sayılı ve 377 ada 2 sayılı parsellerin dayanak vergi kaytıları batı sınırlarında çekişmeli kesimleri öz olarak göstermişlerdir.
Keşiflerde dinlenen yerel bilirkişi ve tanıklar çoğunlukla çekişmeli parselin mer'a olduğunu, hayvan otladıldığını açıklamışlardır.
Adına tahdit yapılanlardan (N.G.)'ün Çay Balediyesi aleyhine, aynı tapulara dayanarak açtığı elatmanın önlenmesi davasında lehine verilen, Çay Asliye Hukuk Mahkemesinin 1975/205 esas, 1976/595 karar sayılı ve 29.12.1976 tarihli hükmü Yargıtay 8. Hukuk Dairesince bozulmuştur. 7.9.1977 tarihli bozma kararında (Davacı tapudusundaki miktar, tedavül sırasında değişiklik görmüştür. Miktardaki değişikliğin haklı nedeni olmadığı takdirde, tapuya tesis tarihindeki miktarı ile geçerli muhteva tayin edilmek suretiyle uyuşmazlığın çözülmesi gerekir) denilerek tedavül sırasında miktar değişikliğinin dayanaksız olduğu ve tapunun kuruluşundaki miktarın nazara alınması gerektiği vergulanmıştır.
Değinilen karar da açıklandığı gibi, dayanaksız şekilde tapu miktarının değiştirilmesi yasaya aykırıdır.
Uzman bilirkişi ziraat yüksek mühendisi 11.10.1985 tarihli raporunda, taşınmazın hayvan otlatılan nitelikte olduğunu belirtmiş, buna rağmen sahip olunan hayvan miktarına karşılık ihtiyaç duyulan otlakiye alanını açıklamıştır. Raporun içiriğinde çayırotlakiye niteliği vurgulanmış; ançak, davayı etkileyici yönü olmayan biçimde otlakiye alanı ile, hayvan sayısıkarşılaştırması yoluna gidilmiştir. Tanık ve bilirkişiler çoğunlukla mer'a olduğunu vurgulamışlardır. O halde raporda değinilen çayır - otlakiye niteliği ile tanıkların mer'a olarak yaptığı tanımlama birlikte değerlendirilmeldir. Esasen bu olgu taşınmazın mer'a niteliği taşıdığı yolundaki tüşünceye ağırlık kazandırmaktadır. Taşınmazın mer'a olmadığı kabul edilse dahi tanıklar, davacıların, müstakil ve iktisap sağlayıcı zilyetliğinin var olmadığını bildirmişlerdir. Mer'a dışındaki taşınmazlarda vergi kaydı zilyetlikle birleşmedikçe tek başına sonuç sağlamaz. Kaldı ki mer'alarda zilyetlik yolu ile iktisap olanaksızdır.
Davacılar, anılan tapu ve vergi kaydı ile 375 ada 1 sayılı parseli dayanak yatıranı miktarından fazla olarak almışlardır.
376 ada, 1 parsel sayıl dava konusu taşınmazın kayıtların dışında kaldığı anlaşılmıştır.
O halde toplanan kanıtlara, dosya kapsamına ve ulaşılan sonuca göre, davacıların, dayanak kayıtları ile edindikleri, başka bir taşınmazın varlığı dava konusu parselin kayıtların dışında kalmış olması ve niteliği gözönüne alınmaksızın davanın kabulü yoluna gidilmesi usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
SONUÇ : yukarıda açıklanan nedenlerle davalı Belediyenin temyiz itirazları yerinde görülüp kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 16.11.1987 günü oybirliği ile karar verildi.