 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
14. Hukuk Dairesi
E:1987/422
K:1988/1856
T:07.03.1988
ORMAN HAZİNE ADINA TESCİL
ZİLYEDLİKLE EDİNME
ÖZET:3402 sayılı Kadastro Yasasına göre, Orman Kadastrosu yapılarak Hazine adına tesbit ve tescil edilmiş yerler de, zilyedlikle edinilebilir.
(3402 s. Kadastro K. m. 14, 17, 45)
Davacı Şinasi vekili tarafından, davalı Tarım Orman ve Köyişleri Bakanlığı ve arkadaşı aleyhine 14.10.1985 gününde verilen dilekçe ile orman dışına çıkarma işleminin iptali istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 30.9.1 986 günlü hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
Kartal Orman Bölge Şefliği 8.11.1985 gönlü karşılık yazısında, dava konusu 679 sayılı parselin 1744 sayılı Kanuna göre yapılan komisyon çalışmaları sonunda; tahdit sınırları dışına çıkarıldığını ve 8.7.1982 günü ilan edildiğini, 2896 sayılı Kanuna göre bir çalışma yapılmadığını bildirmiştir. Dava aşamalarına ve yapılan incelemeyle soruşturmaya göre uyuşmazlığın 973/49 esas sayılı dosya içindeki 7.5.1984 günlü krokide yeşil renk ve (A) harfi ile işaretli 6950 m2 lik kesime münhasır kaldığı anlaşılmaktadır. Davacı bu kesimin orman sınırları dışına çıkarıldığını ve 15.8.1985 günü köy muhtarlığınca ilan edildiğini ileri sürmüş, bu husus üzerinde durulmamış ve mahkemece yazılı gerekçelerle davanın reddi cihetine gidilmiştir. Şu haliyle 15.8.1985 gönlü köyde yapılmış bir ilan bulunup bulunmadığının araştırılması, varsa neye ilişkin olduğunun saptanması ve bununla ilgili belgelerin komisyondan istenmesi, bulunabilirse belgelerin niteliğinin de belirlenerek inceleme ve soruşturmanın buna göre yapılması gerekmektedir.
Öte yandan, davacı vergi kaydından ve şimdiye kadar olan zilyetliğinden, söz ederek Hazine adına yapılan tescilin iptaliyle taşınmazın adına tesciline karar verilmesini istemektedir. Hükümden sonra ve 9.10.1987 günü yürürlüğe giren 3402 sayılı Kadastro Kanununun 45. maddesi 31.12.1981 tarihinden önceki vergi kaydı veya geçerli belgelere dayanmak şartıyla zilyetlikle iktisaba olanak verdiğinden bu maddede belirtilen koşulların davacı yararına gerçekleşip gerçekleşmediğinin de araştırılması ve sonucuna göre bir karar verilmesi icab etmektedir.
Noksan inceleme ve soruşturma ile karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Sonuç: Açıklanan nedenle temyiz itirazının kabulü ile hükmün (BOZULMASINA), yersiz alınan temyiz harcının isteği halinde yatırana iadesine, 7.3.1988 gününde oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Dava konusu 679 parsel sayılı taşınmaz 1942 yılında orman sayılıp, tahdit alanı içine alınmıştır. Daha sonra 1973 yılında çıkarılan 1744 sayılı Yasanın 2. maddesi uyarınca, orman niteliğini kaybettiği gerekçesi ile, Hazine adına dışarı çıkarılmıştır.
Buna karşı, davacı itiraz etmiş ve aynı taraflar arasındaki itiraz davası Kartal 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nde görülüp 1973/49 esas, 1984/971 karar sayılı dosyada 18.12.1984 tarihli ilamla taşınmazın (B) ile işaretli kesiminin Hazineye tesciline (A) ile işaretli bölümün fundalık olarak tesbit dışı bırakılmasına karar verilmiş ise bu karar Yargıtay'ca onanıp kesinleşmiştir.
Şimdi aynı davacı 2896 sayılı Yasadan bahisle tekrar taşınmazın dışarı çıkarıldığını ileri sürüp Hazine adına yapılan tescilinin iptalini, ve kendisine bırakılmasını istemiş, yerel mahkeme davayı reddetmiştir. Dairemizde yapılan inceleme sonucu çoğunluk, bu taşınmazın 3402 sayılı Kadastro Yasasının 45. maddesine göre incelenmesi gerektiğini ve 15.8.1985 günü yeni bir ilan yapılığını ileri süren davacının bu sayının araştırılması gerektiği düşüncesiyle kararın bozulması görüşünü benimsemiş ise de, bu görüşe katılma olanağı yoktur.
Şöyle ki:
a)Taşınmazın öncesi kesinlikle orman olup 1942 yılında yapılan orman tahdidinin içinde kaldığı, dosyadaki belgeler ve mahkeme kararından anlaşılmıştır.
b)1973 yılında çıkarılan 1744 sayılı Yasa gereği, taşınmaz orman rejımi dışına çıkarıldığında aynı davacının itirazı reddedilip mahkemece verilen kısmen Hazine adına tesciline, kısmen fundalık sayılmasına dair karar Yargıtay'ca onanıp kesinleşmiştir.
O halde ilk aşamada tarafları bağlayan HUMK.nun 237. maddesinde tanımı yapılan kesin hüküm oluşmuştur.
Kesin hükme rağmen ikinci kez açılan bu davanın dinlenme olanağı yoktur. Mahkeme, kesin hükmü nazara almış ve davayı reddetmiştir. Bu karar doğrudur. 2. kez açılan davanın dinlenmesi hangi yasal dayanakla mümkün olacaktır. Öncelikle, bu nedenle yerel mahkeme kararı bozulamaz, bozma için hiçbir dayanak gösterilemez
c) Ayrıca; çoğunluk, davacı 15.3.1985 tarihinde ilan yapıldığını ileri sürdüğü için, bunun araştırılması yoluna gidilmesi gerektiğini düşünmektedir. Oysa, davacının bu savını mahkeme nazara almış ve muhatabı olan Orman Bölge Şefliği'nden açıkça sormuştur.
Kartal Orman Bölge Şefliği'nin 8.11.1985 tarih 1239 sayılı cevabi yazısında 679 sayılı parselin 1744 sayılı Yasa gereği yapılan işlem sonucu dışarı çıkarıldığı 8.7.1982 tarihinde Kurma Köyünde ilan edildiği ve bu yerde 2896 sayılı Yasaya göre bir çalışma yapılmadığı bildirilmiştir.
Bu resmi cevabın karşısında artık neyin nasıl araştırılacağını, soruşturulacağını anlamak zordur. Davacı dilekçesinde de 2896 sayılı Yasa uygulamasından bahsetmiştir, oysa böyle bir çalışma yapılmadığı, bu yasanın uygulanmadığı Orman Bölge Şefliği tarafından bildirilmiştir. Artık yeniden araştırma yapma gereğini kabul etmek mümkün değildir.
c) Kaldı ki, 1744 sayılı Yasanın 2. maddesi uyarınca dışarı çıkarılıp, mahkemece kararı ile Hazineye tescil edilmiş kesin, fundalık diye dışta bırakılan kesin bir bütün olarak kesin hüküm kapsamı içinde kalmıştır.
Yani kesin hükümle bu bölüm Hazineye tescil edilmiş, çüzi bir bölümün ise fundalık, olduğu, anılan ilamla kabul ve tevsih edilmiştir.
Peki, 1984 tarihli ilamda fundalık olduğu belli olan ve kabul edilen bir taşınmaz için 1961 veya 1981 tarihinden önce bilim ve fen bakımından orman niteliğini kaybettiği, söylenebilir mi? bu say dinlenebilir ini?
Dairemizde çoğunluk, 679 parsel sayılı taşınmazın (D) ile işaretli 27.050 m2.'lik bölümünün kesin hükümle sonuçlandığını kabul ettiği halde (A) ile işaretli 6950 m2'lik bölüm için yeniden araştırma yapılmasını düşünmektedir. Oysa kesin hüküm içinde (A) ile işaretli bölümde vardır. ve 1984'de fundalık olduğu bu ilanla kanıtlanmıştır. Bu açık olgu ve gerçeğe rağmen 2896 sayılı Yasadan ve 1981'den önce orman niteliğinin kaybından nasıl söz edilir? Fundalık olduğu belirlenen 6950 m2.'lik (B) ile işaretli bölüm için de bu sebeple dava yine dinlenmez.
d) 3402 sayılı Yasanın 45. maddesi de her ne kadar 31.12.1981'den önce bilim ve fen bakımından orman niteliğini kaybeden yerlerden söz edilmiş ise de, (Mahkeme kararı ile tescil edilen veya tarım arazisine dönüşmemiş niteliği fundalık olan yerlerin) de iadesine olanak tanınmamıştır.
O halde olayımızda 45. maddenin de uygulama yeri bu sebeple yoktur. Kaldı ki, bu maddenin uygulama yeri bulunsa dahi, bu madde Anayasanın 169-170. maddelerine aykırı olduğu için yine uygulanamaz. Bu aykırılığın giderilmesi için Anayasa Mahkemesine başvurulup, sonucu beklenmelidir. Zira Anayasanın değinilen maddeleri, zilyetlikle ormanda yer kazanılmasını engellemiştir ve dışarı çıkarılacak taşınmazların, belli bir amaç için kullanılabileceğini öngörmüştür. Yoksa kişilere iade edilmesini ve dağıtılmasını emretmemiştir.
e) Orman Yasasının 1. maddesi fundalığı orman saymamış olsa dahi, (A) ile işaretli 6950 m2'lik, dava konusu olduğu kabul edilen kesimin 1984 tarihli ilamda fundalık olduğu kabul edilmiştir. Yani, davacı zilyet değildir, bu yer hala fundalıktır. Bu gerçeğe rağmen bu kesim için 1744 sayılı Yasada değinilen 15.10.1961 tarihli, 2896 sayılı Yasada ve 3402 sayılı Yasada değinilen 31.12.1981 tarihinden önce bu yerin orman niteliğini kaybettiği nasıl kabul edilebilir. Fundalık, orman sayılmasa dahi davacının, tarım arazisi olarak kullandığı gerekçesine davalı zilyetlik sayının dinlenmesi olanaksızdır.
SONUÇ: Yukarıda açıkladığımız gerçeklerin ışığı altında 679 sayılı parselin tamamı, kesin hüküm kapsamı içindedir ve hiçbir bölümü için dava dinlenemez. 679 sayılı parselin, Hazineye tescil edilmiş (B) ile işaretli 27050 m2'lik kesimi için çoğunluk kesin hükmün varlığını kabul ettiğine göre değindiğimiz nedenlerle bu parselde (A) ile işaretli 6950 m2'lik kesiminde 1984'de fundalık olduğu saptandığına ve aynı ilamda yer aldığına göre, bununda kesin hüküm içinde düşünülmesi zorunludur. Böyle olmasa dahi, 1984'de fundalık olan yer için 1981'den önce tarım arazisi haline dönüştüğü ileri sürülemez ve kabul edilemez. Tarım arazisi olmadığına göre zilyetlikten bahisle tescil istenilemez.
Ayrıca 1942'de tahdit içinde kalıp 1973'den sonra dışarı çıkarılan taşınmaz tarım arazisine dönüşmüş olsa dahi, zilyetlik süresinin 31.12.1981'den önce 20 yılı doldurmuş olması gerekir. 1973'den sonra orman dışına çıkarıldığı tarihle 1981 arasındaki süre zilyetlik yönünden yine yetersizdir.
Bütün bu olgu karşısında, davacının 3402 sayılı Yasanın 45. maddesinden yararlanmasının nasıl mümkün Olacağını izah etmek çok güç, hatta imkansızdır.
Yukarıda açıkladığımız nedenlerle kararın onanması gerektiği kanısı ile çoğunluğun bozma yolundaki düşünce ve kararına katılmıyoruz.
Üye : Ferruh ATBAŞOĞLU A.
Üye : Tacettin SEÇKİN