 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
14. Hukuk Dairesi
E: 1987/2591
K: 1987/5447
T: 23.06.1987
DAVA : Davacı Cezmi vekili tarafından, davalı Necat (Necati) aleyhine 21.1.1985 gününde verilen dilekçe ile şahsi hakka dayanarak tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan muhakeme sonunda, davanın reddine dair verilen 25.12.1986 günlü hükmün Yargıtay'ca duruşalı olarak incelenmesi davacı Cezmi vekili tarafından istenilmekle dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek, gereği düşünüldü:
KARAR : Ceyhan 2. Noterliği'nce re'sen düzenlenen 12.7.1976 gün 8040 ve 8051 yevmiye numaralı iki ayrı sözleşme ile Abdülcabbar Yumurtalık İlçesi Haylazlı Köyü'nde kain, tapu sicilinin 151 ve 152 parsel sayısında kayıtlı her iki taşınmazda mevcut 846/21024'er paylarını, altmışbin lira karşılığında oğlu Kasım'a satış vaadinde bulunmuş, kendisine beş yıl süre ile iştira hakkı tanınmıştır. Aradan kısa bir süre geçtikten sonra, Ceyhan 1. Noterliği'nce re'sen düzenlenen 19.7.1976 gün ve 118715 yevmiye numaralı satış vaadi temlik sözleşmesi ile Kasım, 12.7.1976 gün ve 8040 sayılı satış vaadi sözleşmesinden doğan şahsi hakkını Cezmi'ye temlik etmiştir. Abdülcabbar ve Kasım, Adana 4. Noterliği'nce tanzim olunan 9.1.1984 gün ve 1255 sayılı fesihname ile aralarında düzenlenen 12.7.1876 gün 8040 sayılı satış vaadi sözleşmesini feshetmişlerdir. Bu arada Abdülcabbar, 151 ve 152 parsel sayılı taşınmazlarda mevcut dava konusu 846/21024'er paylarını, Necat (Necati)'ye satmıştır.
Davacı vekili, davacının satış vaadi ve temlik sözleşmeleri ile satınaldığı paylara ayrılan yerleri 8-9 senedir kullandığını, bu durumun davalı tarafından bilindiğini, kardeş olan Abdülcabbar ve Necat arasındaki temlik ve temellük işleminin mülkiyetin Cezmi'ye geçmesini önlemek amacı ile yapıldığını ve her ikisininde kötüniyetli olduklarını bildirerek Necat adına tesis edilen tapu kayıtlarının iptali ile dava konusu payların davacı adına tescilini istemiştir.
Davaya dayanak yapılan satış vaadi ve buna dayalı temlik sözleşmeleri hukuken geçerlidirler. Tapuya şerh edilmeyen iştira sözleşmesi ile 12.7.1976 gün 8040 yevmiye numaralı satış vaadi sözleşmesinin feshine ilişkin fesihname davacıyı bağlamaz. Ancak; dosya kapsamı ve toplanan deliler itibariyle esasen tarafların 151 ve 152 parsel sayılı taşınmazlarda paydaş oldukları, kendilerinin ve diğer paydaşların harici taksime binaen elerinde bulundurdukları kısımları tasarruf ettikleri, bu arada davacını satış vaadi ve temlik sözleşmelerine dayanarak dava konusu paylara isabet eden yerleri kullandığı ve bu durumu Necat'ın bildiği saptanmış ise de, satış vaadi ve temlik sözleşmeleri tapuya şerh edilmemiş, bu sözleşmelerden doğan şahsi hak hukuken güçlendirilmemiş ve üçüncü kişilere karşı etkinlik olanağı kazandırılmamış, Abdülcabbar ve Necat'ın mülkiyetin davacıya intikalini önlemek amacı ile hareket ettikleri ve dolayısıyla Necat lehine Medeni Yasanın 931. maddesi hükmünün uygulanamayacağı hususu ispatlanamamıştır.
Diğer yönden, satış vaadi sözleşmesi borç doğuran, ancak mülkiyet hakkını geçirmeyen bir işlemdir. Bu hali ile şahsi hak doğurur ve tapuya şerh edilmediği sürece bu hak ancak akidine karşı kullanılabilir, taşınmazı tapu ile temellük eden ayni hak sahibine karşı ileri sürülmesi mümkün değildir. Yargıtay HGK.nun 22.2.1980 gün ve 14-576 sayılı kararında açıklandığı vechile davalının tapuya şerh edilmeyerek hukuken güçlendirilmeyen satış vaadi sözleşmesinin varlığını ve dava konusu paylara isabet eden yerleri davacının kullandığını mücerret bilmesi ve onun satıcı ile kardeş olması, tapudaki iktisabını geçersiz kılmaz. Açıklanan durum itibariyle davanın reddi, doğrudur.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün (ONANMASINA), onama harcının temyiz edene yükletilmesine 6.500 lira duruşma vekalet ücretinin davacı Cezmi'den alınarak davalı Necat'a ödenmesine, 23.6.1987 gününde oybirliğiyle karar verildi.