 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
14. Hukuk Dairesi
E: 1987/1081
K: 1988/2695
T: 04.04.1988
DAVA : Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 26.6.1986 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ile tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; (L.S.)'a karşı açılan davanın on yıllık hak düşürücü süre geçtiğinden, Tapu Kadastro Müdürlüğü'ne de husumet yöneltilemeyeceğinden davanın reddine dair verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmekle gereği düşünüldü:
KARAR : Gerek 766 sayılı yasanın 31 ve gerekse bu yasayı ortadan kaldıran ve 9.10.1987 gününde yürürlüğe giren 3402 sayılı Kanunun 12. maddesinde, kadastrodan önceki sebeplere dayanılarak açılacak davalarda söz edilmiş ve bu davaların 10 yıllık hak düşürücü süreye bağlı olduğu belirtilmiştir. Kanunkoyucu kadastrodan önceki sebeplerle kadastro kesinleştikten sonra herzaman dava açılmasını sakıncalı görmüştür. Kadastronun amacı taşınmazları sicilsiz bırakmaktır. Anılan sürenin başlangıcı kadastroca düzenlenen tutanakların kesinleşme tarihidir. Açılacak bir davada dayanılan hakkın kadastrodan önce var olması gerekmektedir. Tapu sicili sadece mahkeme hükmü ile güçten düşürülebilir. Sözü edilen 10 yıllık süre geçtikden sonra bir itiraz ileri sürülemez ve dava açılamaz.
Eldeki dava, hiç mirasçı olmayan davalının, tapulama tesbiti sırasında mirasçı imiş gibi taşınmazda pay sahibi edildiğinden, yarı payın iptali ile tescili istemine ilişkindir. Dava konusu taşınmazın tapulama tesbiti 7.3.1957 gününde kesinleşerek sicil oluşturulmuş, dava ise 26.6.1986 gününde açılmıştır. Bu durumda 10 yıllık hak düşürücü süre geçmiştir. O halde davanın reddi doğrudur. Yasada süreyi bertaraf edici hiçbir hukuki sebep yoktur. Gerçekten davalının mirasçı almaması belirtilen sonucu etkilemez. Dava süresinde açılsa idi iddia incelenebilirdi.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazları yerinde bulunmadığından usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA 4.4.1988 gününde oyçokluğu ile karar verildi.