 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
13. Hukuk Dairesi
E: 1987/6836
K: 1988/188
T: 21.01.1988
DAVA : Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün davalı avukatınca duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerin dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü :
KARAR : Davacı, davalının kendisine ait dükkanda 1.3.1984 başlangıç tarihli kontrat ile kiracı iken Noterden tahliye taahhüdü vererek mecuru 1.3.1986 tarihinde tahliye etmeyi taahhüt ettiğini, taahhüdünü yerine getirmediği için aleyhine dava açıldığını ve hükmün kesinleştiğini, 1.22.1986 tarihinde mecuru tahliye ettiğini, davalının 19.4.1984 tarihli belge daha vererek taahhüdünü yerine getirmezse ve geç çıkarsa hergün için 100.000 TL. cezai şart ödeyeceğini kabul ettiğini, bu nedenle daha önce 40 gün ve 70 günlük dönemler için dava açıldığını ileri sürerek 20.6.1986 ile 30.11.1986 tarihleri arasında işlemiş günlüğü 100.000 TL.'dan 164 günlük tutarı 16.400.000 TL'nın davalıdan alınmasını istemiştir.
Davalı, söz konusu belgenin bir akit olduğunu, akitlerin ise iki taraflı olacağını, tarafların birinin akti kabulü ile akdin inikad edemeyeceğini, akdin in'ikadı için iki tarafın belgeyi imza etmelerinin gerektiğini, olayda şartı ceza tahhütnamesinin tek taraflı imza edildiğini, kira parasından başka bir bedel ödenmesinin yasak olduğunu savunarak davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, kiralanan yerin kiracının cezai şarta yakın olduğu, kira sözleşmesindeki miktarın ise vergi kaçırmak maksadıyla düşük yazıldığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, tahliye taahhüdüne ilişkin cezai şart anlaşmasından kaynaklanmaktadır. Dava konusu olayda davacı kiralayan, davalı kiracıya kiralananı 1.3.1984 günlü kira sözleşmesi ile teslim etmiştir. Davalı, kiralanana girdikten sonra 29.3.1984 günlü, Noterden verdiği tahliye taahhüdü ile kiralananı 1.3.1986 tarihinde tahliye edeceğini kabul etmiştir. Bunun dışında davalı, kira sözleşmesi ile kiralananı kullanırken 19.4.1984 günlü imzası kabul edilen taahhütname ile, tahliye taahhüdündeki belli günde kiralananı tahliye etmediği takdirde her geçen gün için 100.000 TL. cezai şart ödemeyi üstlenmiştir. Buna rağmen davalı taahhüdünü yerine getirmemiş ve davacı tarafından açılan tahliye edilmiştir. Davacı kiralayan bu davadan önce ve davalı kiracı kiralananı işgal ettiği süre içerisinde 11.4.1986 tarihinde açtığı dava ile 40 günlük, 20.6.1986 tarihinde ise ikinci bir dava açarak 70 günlük süreler için günde 100.000 TL. üzerinden cezai şart tutarını almıştır. Davacı bu davalarda fazlaya dair haklarını saklı tutmuştur. Temyiz konusu olan bu davayı ise davacı, 16.1.1987 tarihinde açmıştır. oysa davalı bu tarihten önce 1.12.1986 günü kiralanandan icra marifetiyle tahliye edilmiş ve aynı gün kiralananın anahtarını davacı ihtarazi kayıt dermeyen etmeksizin icra memurluğundan almıştır. Böylece davacı, cezai şart isteme hakkına ilişkin bir kayıt ileri sürmeden edayı kabul etmiştir. Borçlar Kanunun 158 inci maddesinin 2 nci fıkrası gereğince akdin muayyen zamanda veya meşrut mahalde icra edilmemesi halinde tediye olunmak üzere cezai şart kabul edilmiş ise, alacaklı hem akdin icrasını hem meşrut cezanın tediyesini talep edebilir. Meğerki alacaklı bu hakkından açıkça feragat etmiş veya kayıt ileri sürmeksizin edayı kabul eylemiş olsun. Somut olayda davacı, borcun konusunu kabul ederken ihtirazi kayıt dermeyan etmediğinden artık cezai şartı saklı tutmaksızın ifayı kabul etmesi, cezai şartı istemekten feragati ifade ettiğinden hakimin bu durumu re'sen gözönünde tutması gerekir. Mahkemece bu yönler gözetilmeden davanın kabulüne dair verilen karar yasaya aykırıdır ve bozulması gerekir.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davalı yararına BOZULMASINA, istek olursa peşin harcın iadesine, ve 11.000.
lira duruşma avukatlık parasının davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
21.1.1988 gününde oybirliğiyle karar verildi.